SERİ KATİL OLGUSU

“Nedensiz Öldürenler”

 

“Güney Afrika’da modern suçla tanışmış bulunuyor.”

New York Times’ın, Eylül 1995’de Boksburg Cinayetlerindeki kurban sayısı kırk üç’e yükseldiğinde attığı başlık

                 

 

 

Hakan ORTABAĞ

J.Mu.Kd.Başçavuş

2’inci J.Eğt. Tug.K.lığı/BİLECİK

 

Geçen sayıdan devam…

 

 

Holmes ve De Burger’a göre seri katiller dört grupta toplanır:

 

1.                Hayalci Tip: Bu katiller, kendileriyle konuşan ve onlara cinayet işlemelerini emreden hayaller ve sesler, genellikle "Tanrıdan" veya "şeytandan" gelen "emirler" yüzünden cinayet işlerler. Bu tip katillere örnek olarak kadınları öldürmek için emirler aldığını söyleyen ve bu emri genellikle erkek arkadaşlarıyla seviştikleri arabanın camından onları vurarak yerine getiren Sam'in Oğlu David Berkowitz verilebilir.

 

2.   Göreve Dayalı Tip: Bu katiller, dünyayı hayat kadınları gibi "istenmeyen" insanlardan kurtarmak için cinayet işlerler. Belli bir hayalden emir almaları gerekmez ve genellikle hareketlerinin ne gibi sonuçları olacağını kavrayabilirler. Yine de kendi kendilerine biçtikleri namus bekçiliği rolü o kadar güçlüdür ki, bu rol onları öldürmeye iter. 1991'den 1993'e kadar öldürdüğü 17 kadının fahişe olduğunu iddia eden Joel Rifkin bu tip katillere verilebilecek en iyi örnektir. Ancak görev tipi seri katillerin en ünlüsü 19’uncu yüzyıl Londra'sında hayat kadınlarını öldüren ve polise o kadınları yok edilmesi gerektiğini söyleyen notlar bırakan Karındeşen Jack'tir.

 

3. Hedonist Tip: Bu tip katiller, birkaç alt guruba ayrılır. Bu kategoride, ilki öldürme eylemi esnasında alkol veya diğer uyuşturuculardan birini almaya yada hızlı araba kullanmaya benzer bir heyecan alan tipler, paraları için evlendiği kadın yada erkekleri öldürenlerin yanı sıra öldürmeden veya ya kaçınılmaz olarak yada kazayla cinayete dönüşen cinsel deneyimden -genellikle tecavüzden- cinsel tatmin sağlayan şehvet katilleri sayılabilir. Ocak 1989'da Florida'da idam edilmeden önce Washington, Oregon, Utah, Colorado ve Florida'da 30'dan fazla kadını öldürdüğünü kabul eden ve muhtemelen toplam 300 kadar kadını öldürmüş olan Theodore Bundy bu kategoriye girmiştir.

 

4. Güce/Kontrole Bağımlı Tip: Bu tip katiller, insanlara acı çektirmek ve işkence etmek ihtiyacı hisseden ve bir insanın hayatı ve ölümü üzerinde tam bir kontrole sahip olmaktan büyük bir haz alan katillerdir. Ted Bundy'nin bu gruba da girdiğine dair işaretler vardır. Cinayetlerini hızlı, vahşi bir şekilde işlemesine rağmen eski bir kız arkadaşı onunla olan ilişkisinden bahsederken Bundy'nin devamlı emir verme ihtiyacında olduğunu, kendisine psikolojik olarak işkence ettiğini ve onu acı verici cinsel deneyimlere zorladığını söylemiştir[1].

 

Ülkemizde hali hazırda suç kayıtlarına geçmiş seri katil olarak kabul edilenler; Adnan ÇOLAK[2] (Artvin Canavarı[3]), Süleyman AKTAŞ[4] (Çivici), Yavuz YAPICI[5] (Tornavidalı Katil), Ali KAYA (Alanya Sapığı), Seyit Ahmet DEMİRCİ[6](Mobilyacı Katili), Durmuş ANUÇİN, Ayhan KARTAL, Hamdi KAYAPINAR[7] (Kanal Boyu Katili), Orhan AKSOY[8] (Kolici[9]), Erdinç TÜMER, Yüksel AKTİN, Tarkan Sitemkar UYSAL ve Yiğit BEKÇE[10] ile ortak hareket eden Mehmet KARAHASAN’dır. Belki bu gün sayıları azmış gibi görünen seri katillerimiz için “Davranış Bilimleri Ünitesi” kurmak gerekmeyebilir. Ancak hızla değer yargıları örselenen, köyden kente yoğun bir göçün yaşandığı, ekonomik sıkıntılar yüzünden aile bağlarının iyice gevşediği, çocuk suçlu sayısının arttığı, uyuşturucu madde kullanımının hızla yaygınlaştığı, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suç oranlarının arttığı günümüzde toplum genelinde yaşanan sessizlik doğru okunup çözüm önerileri geliştirerek projeler hazırlanmalıdır.

 

Bu bağlamda ülkemizde Galip Beygü İSEN, Hatice KULAK, Aslıhan ÖĞÜN, Musa GÜLNAR, Nazmiye ALAGÖL, Beyhan CEYLAN, S.Neslihan SÜMER gibi akademisyenlerin hazırlamış oldukları kasten öldürme konulu yüksek lisans ve lisansüstü çalışmalar ümit verici çalışmalardır. Keza Tanıl TAŞKAN ve Tunç DEMİRCAN’ın[11] hazırlayıp Prof.Dr. Sevil ATASOY’un[12] geliştirerek kolluğun hizmetine sunduğu “Suç Analiz Formu” olay yeri incelemeleri, suçun işleniş biçimi, diğer adli raporların kayıt edilebileceği ve elektronik ortamda arşivlenebilen ilk somut çalışmadır. Ayrıca Doç. Dr. A.Tarık YILMAZ[13]’ın bu konudaki bilgi, birikim ve tecrübelerinden faydalanmak gerekmektedir. Ancak anılan türdeki tüm çalışmalara kurumsal bir yaklaşım sergilenmeli, konu üzerine araştırma yapan veya yapmak isteyen akademisyenler teşvik edilmeli ve yüreklendirilmeli, ayrıca kurumsal anlamda kendilerinden hiçbir yardım esirgenmemelidir.

 

Seri katiller tarihinde yapılan ilk bilimsel çalışma, Richard Von KRAFFT-EBING (1840-1902)[14] tarafından gerçekleştirilmiştir. Krafft-Ebing’in çalışmaları seri cinayetlere yeni bir bakış açısı kazandırmış, seri katillerde dâhil olmak üzere cinsel suçlar konusunda döneminin en kapsamlı ve yetkin çalışmalarını, 1886 yılında Psycopathia Sexualis (Cinsel Psikopatoloji) adıyla yayımlamıştır[15]. Kitapta, dile getirilen seri katiller üzerine ortaya konulmuş tezler hala güncelliğini korumaktadır.

 

Günümüzde özellikle Amerika’da konuyla ilgili pek çok akademik çalışma yapılmakta olup bu suçun önlenebilmesi için kolluğa yönelik tavsiye ve prensipler oluşturulmaya çalışılmaktadır. Konunun en ileri gelen uzmanlarından olan Dr.Joel NORRİS tarafından tipik bir seri katilin adım adım takip ettiği yol –suçu düşünmeye başladığı andan, gerçekleştirdikten sonraki kaçınılmaz duygusal çöküşe kadar – şu aşamalarla çizilmiştir[16].

 

1-    Düşünme Safhası: Süreç, potansiyel katilin kendi sapık fanteziler dünyasına kapanmasıyla başlar. Katil, dışarıdan son derece normal görünebilir. Ancak kafasının içinde çarpık bir alacakaranlık kuşağında yaşar. Zihni giderek ölüm ve yok etme hayallerinin hükmü altına girdikçe gerçeklik algılayışı zayıflar. Zamanla da bu sapık fantezilerini gerçeğe dönüştürmek, önüne geçilemez bir tutku haline gelir.

 

2-    Olta Safhası: Oltasını atıp balık yakalamayı bekleyen balıkçı gibi, katil düşünce safhasını bitirdiği için artık bir kurban aramaya başlamıştır ve hasta ihtiyaçlarının gerektirdiği insan tipini bulabilme ihtimali olan yerler üzerine odaklanır. Bir okul bahçesini gözetleyebilir, genelevlerin olduğu bölgede dolaşabilir, kalabalık barlara gidebilir veya sevgililerin gözde mekânlarında dolaşabilir. En sonunda, hedefini bulacak ve ona kilitlenecektir.

 

3-    Flört Safhası: Bazı olaylarda katil hiç uyarmadan, aniden vurabilir, kurbanı sokaktan kaçırabilir veya bir eve girerek içerideki herkesi öldürebilir. Ancak çoğu zaman katil, kurbanlarını kandırarak pençeleri arasına almaktan sapık bir zevk duyar. Onlara sahte bir güven duygusu vererek kendilerini savunmaktan vazgeçmelerini sağlar. Ted Bundy öylesine güven veren, temiz görünüşlü ve normal bir gençti ki genç kadınları ölüm arabasına binmeye ikna etmekte hiç zorlanmazdı. John Wayne Gacy gibi katiller kurbanlarını iş, para veya yatacak yer vaadiyle kandırırlardı. Kasım 1995'te Glen Rogers adında gezgin bir serseri, bu sayede eyaletler arasında gezerken beş kişiyi öldürmüştür. Tanıyanların ifadelerine göre, Rogers kurbanlarını kandırmakta bir uzmandı. Bir tanık, ifadesinde "Bir insana konuşarak her şeyi yaptırabilirdi. Bar çıkışında eve bırakmak, birkaç gün kalacak bir yer vb… Yani ne olursa," demiştir.

 

4-   Yakalama Safhası: Sıradaki adım, katilin kurbanına hazırladığı kapanın kapısını kapatmaktır. Kurbanların, içinde bulundukları durumun dehşetinin farkına vardıkları anda verdikleri korku dolu tepkileri izlemek, katilin sadist oyununun bir parçasıdır. Bu anlar genellikle, hoş bir yabancının sizi eve bırakma teklifini kabul edip de arabasına binmenizden sonra arabanın yanlış yöne gittiğini fark ettiğiniz veya oturduğunuz taraftaki kapı kolunun çıkarılmış olması nedeniyle hiçbir kaçış yolunun olmadığını fark ettiğiniz andır.

 

5-  Cinayet Safhası: Eğer cinayet sekse eşdeğerse ki birçok seri katil için bu böyledir, kurbanı öldürdükleri an orgazm anıdır. (Aslına bakılırsa cinsel psikopatlar için kurbanlarını öldürürken orgazma ulaşma pek olağan dışı değildir.) Seri katilin de kendi öldürme tercihleri vardır. Bazıları boğmayı, bazıları döverek veya keserek, bazıları da yavaş yavaş işkenceyle öldürmeyi severler.

6-   Totem Safhası: Cinayet bir seri katil için yoğun, ancak geçici bir zevktir. Bu tecrübeyi uzatmak ve bir sonraki cinayetine kadar geçecek zaman içinde onu fantezilerinde yaşatmak için genelde kurbanla ilgili bir hatıra veya "totem" sayılabilecek bir şey alır. Bu, bir cüzdandan tutun da cesedin bir parçasına kadar her şey olabilir.

 

7-   Depresyon Safhası: Cinayet sonrasında seri katil, duygusal bir çöküş yaşar. Bu dönem o kadar ağırdır ki katil bazen intihara bile teşebbüs edebilir. Ne yazık ki daha çok karşılaşılan çözüm, yeniden cinayet işleme arzusudur.

 

              Her ne kadar istatistikler Türk kolluk teşkilatlarının kasten öldürme olaylarının çözümünde başarılı olduklarını gösterse de, (ABD %67, İngiltere %87, Almanya %92, Fransa %74, Türkiye %87)[17] istatistikleri yukarılara çekmek için gayret sarf etmek Türk kolluk teşkilatlarının en asli görevlerindendir.

 

              Ayrıca kolluk teşkilatlarının “seri katil” soruşturmalarını yürütürken şansının da yaver gittiğinin altını çizmek yanlış olmaz. 1986 yılında Antalya'da Başkomiser Nuri Keskin'i öldüren Süleyman Aktaş, 1994 yılında kafalarına çivi çaktığı kişilerin beşini de, Denizli'nin Çambaşı köyündeki komşuları arasından seçmeseydi; 1990'ların ilk yarısında, yaşları 60'ın üzerinde 5 erkekle, tecavüz ettiği 6 yaşlı kadını öldüren Adnan Çolak, ya da bilinen adıyla Artvin Canavarı'nın son saldırdığı Hediye İpek’i öldü zannıyla bırakmasaydı;

 

            1998 yılı baharında üç mobilyacının kafasına, dükkânlarının bodrumunda kurşun sıkarak öldüren Seyit Ahmet Demirci, ilk kurbanı olan Ali Osman Beldek'in cep telefonunu satmasaydı; 2001 yılı başlarında İstanbul Fatih'te 5 kişiyi para ve eşyalarını gasp amacıyla boğan, cesetlerini kolilere yerleştirip değişik yerlere bırakan Orhan Aksoy, öldürdüğü Ali Rıza İdrisoğlu'nun cep telefonunu ikinci günün sonunda açmasaydı; 2006 yılının Ekim Ayında 7 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Karahasan-Bekçe ikilisinin Jandarmaya doğrulttukları pompalı tüfek tutukluk yapmasaydı;

 

            Kayıtlara göre 18 kişinin, ailesine ve görgü tanıklarına göre 43 kişinin katil zanlısı Yavuz Yapıcıoğlu'nun sadece bir cinayet, bir de öldürmeye tam teşebbüsle yaralamak suçlarından mahkûm edilmesi söz konusu “şans” olgusuna en büyük işarettir. Bu örneklerde dikkati çeken, faillerden hiçbirinin olay yerlerinden ya da mağdurlar üzerinden toplanan bilimsel deliller ile yakalanmadığıdır.

 

            Üç yılda 6 kişiyi pompalı av tüfeğiyle öldüren, bazılarının cesedini su kanalı boyunca 10 kilometrelik çizgi üzerine atan, son saldırısında pompalının kartuşunu olay yerinde unutan (bunlara ek olarak biri polis, 4 kişiyi de yaralayan) Hamdi Kayapınar'ı, Kayseri Emniyet teşkilatının 30'a yakın görevlisinin coğrafi profilleme tekniğinden de yararlanarak ele geçirmesi gibi ödüle layık soruşturmalar, ne yazık ki hâlâ birer istisnadır.

 

            Türkiye'de seri cinayetlerin azlığından bahsedilir. Kanımca bu yanlıştır. Olay yerleri iyi analiz edilmediğinden birçok faili meçhul cinayet, kayıp, bulunan kimliği meçhul ceset ve ceset parçaları, yakalanamamış ya da başka nedenlerle yakalanmış aynı suçluların işi olabilir”[18].

 

           

            Prof.Dr. Sevil ATASOY’un yukarıdaki tespitlerine katılmamak mümkün değildir. Halen soruşturması çok yönlü olarak sürdürülen Nigar ŞAHİN’in[19] kimliği henüz tespit edilememiş ve yarım kalan işlerini tamamlamaya çalışan seri bir katilin kurbanı olmadığını kim söyleyebilir[20]?

 

              Kolluk; milenyumu onbir geçe hafif hafif esintisini hissetmeye başladığı “seri katil” olgusuna karşı daha bilinçli refleksler geliştirmeye yoğunlaşmalıdır. Bu esinti fırtınaya dönüşerek toplumumuzu kasıp kavurmaya başlamadan önce özellikle akademik çalışmalarla “bilgilendirme ve bilinçlendirme” faaliyetlerine hız vermeli, soruna yönelik güç oluşturulması prensibi doğrultusunda yeniden yapılanmalı, Adli Tıp, Polis ve Jandarma Kriminal Laboratuarları Bilgi Bankaları ile diğer Bilgi Bankalarında tutulan veriler birleştirerek çalışmalar genelinde ivme kazandırılarak ortak akıl üretilmelidir. Toplumumuzun istisnasız her ferdinin, bu olgu karşısında potansiyel birer “kurban” olduğu bir an olsun akıldan çıkartılması gereken acı bir gerçektir[21].

 

 



[1]  ZONDERMAN, Jon; Suç İzlerinin Ötesinde, Sy.157, Phoenix Yay. Ankara, 2001

[2] http://tr.wikipedia.org/wiki/Adnan_%C3%87olak  Erişim Tarihi: 26 Haziran 2011

[3] Ayrıntılı bilgi için bkz; YILDIRIM, Orhan; Çoruh Seni Lanetliyor, IQ Yay. İstanbul, 2004

[4] Radikal Gazetesi 20 Mart 2003 tarihli sayısı

[5] http://www.sabah.com.tr/fotohaber/dunya/en_unlu_seri_katiller?tc=26&page=1  Erişim Tarihi: 26 Haziran 2011

[6] http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=3423  Erişim Tarihi: 26 Haziran 2011

[7] http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/02/14/294092.asp  Erişim Tarihi: 26 Haziran 2011

[8] http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/02/04/290371.asp  Erişim Tarihi: 29 Haziran 2011

[9] Ayrıntılı bilgi için bkz; YAVUZ, Sevinç; Kolici/ Bir Seri Katilin Öyküsü, Metis Yay. İstanbul, 2001

[11] İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Araştırma Görevlisi

[12] İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Eski Müdürü

[13] Türkiye’de psikiyatri eğitimini tamamladıktan sonra İsviçre Basel Üni. kariyerine devam etmiştir. 10 yıl süreyle aynı üniversitenin psikiyatri bölümünde başkan yardımcılığı da dâhil çeşitli kademelerde görevlerde bulunmuştur. Ayrıca travma, depresyon ve kriz konusunda da uzmandır. Halen Kadir Has Üniversitesi Psikiyatri Bölümünde görev yapmaktadır.

 

[14] Richard Von KRAFFT-EBING; 14 Ağustos 1840'da Mannheim'da dünyaya gelmiş ve 19. yüzyılın en büyük psikiyatri uzmanlarından biridir. İlk ve orta öğrenimini Almanya ve İsviçre'de sürdürmüştür. Annesinin babası Dr. Mittermaier, kilise tarafından aforoz edilmiş insanların haklarını savunan çok ünlü bir savcıdır. Genç Richard, önceleri tıp eğitimini seçtiyse de eğitiminin başında ağır bir tifoyla yatağa düştü ve eğitimini yanda kesti. Hastalığın iyileşmesi için uzunca bir süre İsviçre'ye gönderildi. Aynı esnada o çağın en ünlü psikiyatrlarından Greisinger, Zürich'te ders vermekteydi. Genç Richard bu derslere katılıyordu. Aldığı eğitimi daha önceki izlenimleriyle de birleşince, burada öğrendiği insan psikopatolojisi onu derinden etkiledi. Uzmanlık alanını artık seçmişti. 01 Eylül 1863'te psikiyatri kariyerine "Mental Delirium" konulu doktora teziyle başladı. Daha sonra Berlin'e giderek orada çalıştı. 1870'e gelindiğinde Krafft Ebing Avrupanın en iyi eğitilmiş psikiyatrıydı. Bu özelliği ona Strasbourg'da profesörlük unvanını kazandırdı. Psikiyatrinin hemen her alanında çalıştı. Akıl hastalıklarının nedenlerinde yatan genetik ve biyolojik faktörlerin araştırılması başlıca çalışma konusuydu. Yazdığı eserlerden "Psycopathia Sexualis" ile büyük bir ün kazandı. Kitap o çağda, daha sonraları KİNSEY RAPORU’nun 50’li yıllarda yarattığı tepkileri yaratmış, Viktorya Avrupası için kitap neredeyse bir devrim niteliğindeydi.

 

Sonrasında Richard Von KRAFFT-EBING ününe karşı yürütülen düşmanlıktan yorgun, Avusturya'da Graz yakınlarında küçük bir hastaneye çekilerek sessizce çalışmayı yeğledi. Kısa bir süre sonra Viyana Üniversitesi ona sahip çıkarak, Meynert'ten boşalan kürsüyü ona verdi. Bugün psikiyatri alanında kullanılan deyimlerin pek çoğunu Krafft Ebing tarafından kayıtlara geçirtilmiştir. Onun kitabında dile getirdiği ayrıntılı öyküler, hem tıbbi hem hukuki açıdan günümüz yaklaşımlarının temellerini oluşturmaktadır. Şayet "Psychopatia Sexualis" yayınlanmamış olsaydı Freud'un "Cinselliğin Kuramı Üzerinde Üç Çalışma" adlı büyük yapıtı ondan yirmi yıl sonra ortaya çıkacak cesareti kendinde bulamazdı.

[15] POLAT, Oğuz; Kriminoloji ve Kriminalistik Üzerine Notlar, Sy. 142, Seçkin Yay. Ankara, 2004

[16] SCHECHTER, Harold, EVERITT, David; A’dan Z’ye Seri Katiller Ansiklopedisi, Sy. 252, Phoenix Yay. Ankara, 2005

[17] ERDOĞAN, Fevzi; Toplam Kalite Hizmetlerinin Güvenlik Hizmetlerinde Uygulanabilirliği, Sy:31 PBD 1999-2000 Sayı:5-6

[18] ATASOY, Sevil; Şu Seri Katil Meselesi, Hürriyet Gazetesi, 12 Kasım 2006 tarihli yazısı

[19] http://arsiv.sabah.com.tr/2006/04/01/gun116.html  Erişim Tarihi: 29 Haziran 2011

[20] Ayrıntılı bilgi için bkz; http://www.nigarsahin.com/default.html  Erişim Tarihi: 08 Mayıs 2008

[21] Makalede adı geçen “Seri Katiller” hakkında ayrıntılı bilgi için bkz:    TOPALLI, Fikret; Seri Katiller, İttaki Yay. İstanbul, 2006

                                                                                                                        TOPALLI, Fikret; Seri Katiller-2, İttaki Yay. İstanbul, 2007