ERGENLİK DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

                                                                                                          

Haydar ŞENTÜRK[*]

 

İnsanın  hayatında bir defa yaşadığı anne karnı, bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, olgunluk ve yaşlılık dönemleri vardır.Tıpkı bir dizi filmin bölümleri gibi, “hayatım bir film” denir ya aynen öyle.

Alanyazında Ergenlik=Gençlik=Delikanlılık=Bulüğ =Adolesan gibi kelimelerle adlandırılan ergenik dönemi çocuklukla olgunluk, yetişkinlik , erişkinlik arasında, bir dönemde yer alır. 12 yaştan 21 yaşına dek uzanan ve toplamda   8-10 yıl süren  bu çağ, biyolojik ve  ruhsal alanda  önemli değişikliklerin belirdiği, hızlı bir büyüme ve olgunlaşma çağıdır. Bu çağda ilk gençlik yıllarında cinsel uyanışla birlikte yeni ruhsal özellikler ve davranışlar kendini gösterir. Bu çağda ergenlerin duyguları, hızlı iniş ve çıkışlar gösterir. İlgileri artmış, gel git şeklindeki hevesleri çoğalmıştır ve arayış içindedirler Bocalamalar, bunalımlar ve çelişkiler içindedirler.Etki altında kalma, duygusallık, özenti, telkin tesirinin etkili olduğu ve irade zayıflığı dikkat çeken durumlardandır.Gençlik çağı özgürlük demektir.Özgür kız,özgür adam nitelemeleri bu dönemde çokça yapılmaktadır.

            Temelde “yetişkin kimliğinin oluştuğu dönem” olarak da tanımlanabilecek bu dönem biyolojik değişimler ile başlamakta, psikolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik etkenlerle biçimlenmektedir.Yaş dilimine de yönelik tanımlamada da net bir aralıktan söz etmek mümkün değildir. En genel ifadelerle “arayış dönemi”, “geçiş dönemi” olarak belirtilen gençlikte birey, biyolojik değişimlerle birlikte çeşitli ruhsal ve toplumsal değişimler de geçirmektedir. Bu dönemde cinsel kimlik biçimlenmekte, aile ile kurulan ilişki sorgulanmakta, bağımsızlık ve özerk kişilik kurmak için çeşitli çabalar sarfedilmekte, toplumsal konulara ilgi artmaktadır. Kişilik ve karakter bu dönemde biçimlenmektedir. Duyguların eğemenliğindeki bu süreçte davranış ve düşünceler oldukça değişken hale gelmektedir. Bu süreçte kazanılacak kişilik, davranış, tutum, ilgi, rol ve değerler bir yandan toplumun geleceğini biçimlendirecek olması nedeniyle önemlidir

            Gerek arkadaş uyumu, gerek toplumsal kuralların gereğini yapabilme hususunda zorluk çeken çocukların ergenlik dönemi de zor geçer. Çok özel, çok kritik  bir zaman dilimidir ergenlik dönemi. Unicef’in tanımlamasına göre “18 yaşın altındaki herkes çocuktur. Çocuklara ait haklardan yararlanırlar”. 18 yaşını bitirip 19 yaşına girince bu haklardan yararlanamaz.

            Ergenlik dönemine girildiği andan itibaren çocukluğa geri dönülmeyecektir. Ergen biyolojik gelişimini tamamlar, zihinsel ve ahlaki oluşumları yapılanmaktadır. Derin duygusal güdülenmeler vardır.Çok  uçuk hayalleri, uç hedefleri vardır.Daha çok alıngan olurlar. Kaçıp uzaklara gitmeler, evden kaçmalar olmaktadır.

Hayatında net bir hedef oluşmamış ve duygularının kaptanlığını yaptığı, denizde yelkensiz bir tekne gibidirler.

Plansız ve programsız günleri yaşarlar. Hayatını bir düzene koyamadığından hiçbir zaman doyuma ulaşamazlar ve hiçbir şeyden mutluluk duymazlar.Karşı cinse gerçek anlamda ilgi duymaktadırlar

            Ergenlik döneminin biyolojik belirtileri kızlarda daha fazladır. Her iki cinsiyet için ise cildin yağlanması, sivilcelerin çıkması, tüylenme değişikliklerden sayılabilir. İnsan beyni en büyük yenilenmeyi bu dönemde geçirir. Ergen beyni, daha ziyade öğrenen, öğrendiğini pekiştiren beyindir. Öğrendiklerini süratle uygulamaya geçirebilmek ise yetişkin beynine mahsus bir kazanımdır. Ergenlik yalnızca yeni sorunların ortaya çıktığı ya da var olanların iyice şiddetlendiği bir dönem değil; bazı sorunların da ortadan kalktığı bir dönemdir. Hayatı anlayabilir, anlamlandırabilir. Muhakemenin, akıl yürütmenin, bir durum hakkında doğru karar verme, doğru tercih yapma becerisinin öğrenildiği, geliştiği bir dönemdir. Duygu ve dürtülerimizin adeta patladığı, diğer yandan bunları denetleyecek diğer zihin mekanizmalarının aynı süratle gelişmediği bir dönem.

            Ergenlikte boy uzunluğu ve vücut ağırlığında hızlı artış olur. Bunda sağlık durumu, günde 8-9 saatlik uyku ve  beslenme etkilidir.

            Aktiviteler artmakta ve bağlı olarak da enerji ihtiyacı artmaktadır. Hal böyle olunca gıda tüketimi de artmakta ve böylece  enerji ihtiyacı giderilmektedir. Günlük tüketilen kalori miktarı 2500- 3000 olmaktadır..

            Ergenlik çağı, bedensel, psikolojik  ve sosyal açıdan birçok temel değişikliklerin yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. Ergenlik çağındaki değişiklikler, cinsel salgı bezlerinin kana bol miktarda salgı bırakmalarıyla başlar. Erkeklerde testesteron, kızlarda estrojen salgıları beyindeki hipofiz bezinin uyarılmasıyla bol miktarda üretilmeye başlanır. Kızlarda gözlenen değişiklikler daha erken yaşlarda ortaya çıkar. 11 yaş dolaylarında kızlar süratli bir biçimde boy atmaya başlarlar ve 13 yaş civarında boy uzaması yavaşlar. Erkek çocuklarda gelişme kızlardan 2 yıl daha geç 12-13 yaşlarında başlar, 14-15 yaşlarında boy sıçraması görülür. Bu rakamlar ortalamalardır, bireysel farklar gözlenebilir. Hem kızlarda, hem de erkeklerde büyüme belirli bir sırayı takip eder. Eller ve ayaklar ilk büyüyen organlardır. Daha sonra kollar ve bacaklar ve en sonra da beden gelişir. Bedensel gelişim sırasında kızlarda kas gelişimi, erkeklere göre ikinci planda kalır. Bunun sonucu olarak, tam anlamıyla gelişmiş bir kadının bedeninde daha çok yağ bulunurken, erkeğin bedeninde ise daha fazla kas vardır.

            Yağlanma kızlarda  ve erkeklerde farklı bölgelerde olmaktadır. Erkeklerde ense, göğüs, karın ve bel yağlanırken, kızlarda yağ gövdenin ön yüzü ve boyunda azalıp, gövdenin arka yüzünde artar. Bundan dolayı yüksekten düşen bir kadın kalçası üstüne, bir erkek ise kafasının üstüne düşer. Ağırlık artışı beden yapısına sıkı sıkıya bağlıdır.

            Ergenliği başlatan hormonal uyarılar beyindeki hipofiz bezinden salgılanmaktadır.Büyüme hormonu  tam olarak gereken miktarda  ve en yoğun şekilde  büyüme çağında salgılanır. Hipofiz bezinin normalden çok  miktarda  büyüme hormonu salgılaması halinde büyüme çağındakilerde devlik görülür. Ergenlikte en çok düzensiz ve dikkatsiz yemekler sonucu mide, sindirim sistemi bozuklukları ve gene dikkatsizlik ve iyi korunamama, terlemeler sonucu solunum sistemi hastalıkları sıkça görülür. Ergenlikte önemli hastalıklar nedeniyle günümüzde ölümler oldukça azdır. Ölümler daha çok kazalar sonucunda olmakta, spor etkinliklerinde daha çok yaralanmalar ve sakatlanmalar olmaktadır.

ERGENLİK DÖNEMLERİ VE DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER:

Ergenlik, bireyin gelişim süreci içerisinde çocukluk döneminin bitişiyle beraber, sözü edilen dönemin başlangıcından fizyolojik olarak erişkinliğe ulaşıncaya kadar geçen dönemdir. Bu dönemde birey fizyolojik, psikolojik, sosyal, duygusal, kişisel ve zihinsel değişme ve gelişimler yaşar.

            Ergenlik biyolojik, ruhsal, sosyal bir kavram olup evrenseldir. Ergenliğe giriş normal, erken ya da geç olmaktadır. Bunda bedensel ve cinsel gelişmeler etkilidir. Bu da ergenliğin başlangıç yaşı ve bitiş yaşında belirsizliğe neden olmaktadır.

12- 15 yaş ilk ergenlik dönemi

15- 21 yaş asıl ergenlik dönemi

21- 25 yaş uzamış ergenlik dönemi olarak belirtilmekle birlikte

            Ergenlik ön ergenlik, ergenlik ve ergenliğin son dönemi olarak üç bölümde incelenir.

            Ergenlik dönemi yaş sınırları(bazı istisnaları olmakla birlikte) cinsiyete göre:

            -         Ergenliğin başları ……11-14 yaş kız, 13-15 yaş erkek.

-         Ergenliğin ortaları……14-16 yaş kız,  15-17 yaş erkek

-         Ergenlik sonları……….16-21 yaş kız, 17-21 yaş erkek

 

Bu demografik özelliklere baktığımızda ergenlik döneminin(adı üstünde “dönem” başlangıcı ve sonu olan sınırlı bir süre) geçici bir süreç olduğu görülmektedir. Yaş dilimine de yönelik tanımlamada da net bir aralıktan söz etmek mümkün değildir.

            Erken ergenlik:

            Erken ergenlik bireyde kronolojik olarak değil de çevresinde bulunan yaşıtlarına göre bu belirtilerin daha erken görülmesi demektir. Erken ergenliğe giren bir bireyde ergenlik olayları normal seyrinde görülür sadece çevresindekilere göre daha erken görülür. Erken ergenliğin neden olduğu en önemli sorun boy kısalığıdır. Çevresindekilere göre ergenliğe erken giren bir bireyin vücudu kalın, bacak boyu kısa olur. Çünkü birey çevresindekilere göre daha erken gelişmeye başlar ve bu gelişme bir anda durur.

            Geç ergenlik:

            Geç ergenlik bireyde kronolojik olarak değil de çevresine göre bu belirtilerin geç görülmeye başlaması demektir. Yaşıtlarına göre ergenliğe geç giren bireylerin gelişimi geç olduğu için vücutları uzun, bacak boyları daha uzun olur. Geç olgunlaşanlar diğerlerine göre ince uzun görünüşlerini korurlar. Beslenme yetersizliği bireylerin ergenliğe giriş yaşını yaşıtlarına göre geciktirmektedir.

            ERGEN VE KİMLİK:

Yaşamın bu döneminde ergen, kişiliği için sürekli taşımak istediği bir kimlik geliştirmeye çalışır. Kimlik gelişimi bu dönem için çok önemlidir. Ergen bir birey olarak kabul edilebilmek için  bir kimlik oluşturmak çabası içindedir. Kimlik oluşturma sürecinde ergen olumlu ya da olumsuz birçok davranışı dener.Bu davranışlar kimi zaman aile ve çevre tarafından  olumlu davranışlar(iyi çocuk olmak, kurallara uymak,okulda başarılı olmak, iyi arkadaş edinmek) olarak algılanır. Kimi zamanda bunlar olumsuz davranışlar(madde kullanımı, suça karışma, istenmeyen gruplara girme) olarak karşılanırlar. Böylece yetişkinlerin dünyasına kendisini hazırlayacak birtakım yaşam becerileri de kazanmış olur.

Kimliğini arayış çabası içinde, kahramanlara, öğretilere, karşı cinsten kişilere tutulur Çocuklukta çevredeki kişilerden model almayla kazanılan özelliklerin bütünleşerek benliğe yerleşmesiyle oluşur. Bireyin dışarıya yansıttığı imajıdır kimlik.  Bu, aile bağlarıyla, arkadaş ilişkileriyle, meslek seçimiyle, toplumdaki konumuyla, amaçlarıyla dünya görüşü ve yaşam anlayışıyla birlikte var olabilen bir duygudur kimlik. Bu belli bir yere bağlanma, belli bir yere ait olma duygusudur. Kimlik duygusu açık denizde giden gemiye yol gösteren pusulaya benzer. Kimlik sosyal bir kavramdır. Kimlikler ve tutumlara baktığımızda; 

            1-.Başarılı kimlik statüsünde olanlar: Kimlik krizinden geçmişler ve kim oldukları konusunda açık ve tatminkar bir duygu oluşturmuşlardır.

            2-.Erken bağlanmış kimlik statüsünde olanlar: Bir kimlik krizinden geçmeksizin kendilerine başkaları tarafından sunulan bir kimliği olanlardır.

3-Ertelenmiş kimlik statüsünde olanlar: Devam eden bir kimlik krizinin ortasındadırlar. Zaman kazanmak ve çeşitli seçenekleri keşfetmek için önemli kararları ertelerler.

4-Kargaşalı kimlik statüsünde olanlar: Kimlik konusundan tümüyle kaçınmaktadırlar. Toplumda bulundukları yerden memnun veya emin değildirler.

            Kimlik çeşitleri konusunda bu tutumları görülmektedir.

            KENDİNİ İSPATLAMA VE RİSKE GİRME

            Kişisel efsane olarak ergenlerin kendilerini “özgür ve zarar görmez” olarak düşünmeleri bu yüzden de gereksiz yere risk almalarına yol açar. Bu çağdaki kişi her şeyi mümkün görür. Riskler daha kolay alınır, ergenlik dönemi psikolojisiyle kendilerini ispat etmek, göstermek ve daha çok fark edilmek isterler ve bundan da zevk alırlar. Kendisine hiçbir şey olmayacağına inandıklarından korkusuzdurlar, riskli davranışlarda bulunmaya eğilimlidirler, maceraperest, adrenalin meraklısıdırlar, yapacaklarının sonuçlarını düşünemezler, tehlikeli davranışlar onlara çekici gelebilir, sınır koymak istemezler. Çevreyi etkileme ve kendini ispatlama çabasının yanında, ergenlikte cinsiyet hormonlarının salgılanmasının ciddi oranda artması da bunda etkilidir. Olası kötü sonuçlar kolaylıkla göz ardı edilir. Gelecek ve gelecekte olabilecek riskler çok uzak görülür.O anda oradaki sonuçlarla daha çok ilgilidir. Çünkü ergen gençliğinin verdiği enerji ile her şeyi yapabilirim, her zorluğun üstesinden gelebilirim düşüncesiyle hareket ederek ve kendisini kanıtlama düşüncesiyle en olmayacak işleri bile yapabilirim edasıyla davranabilir ve kendisini kötü mecralara itebilirler.

            ANNE BABA İLE İLİŞKİLER:

Ergenliğin çatışma, kaygı ve gerginlik yüklü, fırtına ve stres dönemi olduğu görüşü çoğu ergenin gerçek yaşamını yansıtmamaktadır. Bir çoğunun gelişimi ergenliğe kadar düzgün bir şekilde gitmişse ergenlik süresince de aynı şekilde iyi gidecektir. Ergenlik sırasında ana baba ile ergen arasındaki ilişkiler zorlaşır. Ergenler ana babalarının hatalarının farkına varırlar ve ana babanın her kuralını sorgularlar. Anne ve babası ile kavga eder ve hatta onlarla kavga etmeye uğraşırlar, protesto eder ve bunlardan zevk alırlar. Çelişkileri vardır, sabırsızdır, her şeyin bir anda oluvermesini isterler, kararları çabuk değişir, özgürlüklerine düşkündürler, “ben artık büyüdüm, isteklerimi yapmakta ve seçmekte özgürüm” der, her şeyi isterler sorumluluk almayı tam olarak bilmez ve sorumlulukları hep başkalarına devretmeye eğilimlidir, kişiliğine ve kararlarına saygı gösterilmesini ister

Ergenliğin başında çatışmalar çok yaygın olmasına rağmen; çok az sayıda ailede ana baba ile ergen arasındaki ilişki ciddi bir bozulma gösterir.

            Ergen, çocuklukta öğrenmiş olduğu kurallarla, yetişkinin geliştirmesi gereken değer yargıları arasında bocalar  

            Ergenin çözmesi gereken bazı sorunları vardır. Bunlar:

Çocukluğunda yarattığı güçlü ana-baba imajını yıkması gerektiğine inanır. Bunun temelinde ise, bağımsız hareket edebilme isteği vardır.

Toplumdaki değerlere uygun olarak davranmayı öğrenmeye çalışır. Fakat bazen bunalımı ortaya çıkabilir.

Yetişkinlerin bedensel özelliklerini kazanırken, toplumun ondan beklediği cinsiyet rolünü oynamayı öğrenmek ister.

Gelecekteki öğrenimini ve mesleğini seçmek zorundadır.

Bu tür sorunları çözmesi gerektiğini bilen ergen rol kararsızlığı içindedir. Sürekli bir karamsarlık içine girer ve bazen de bağımsız davranarak bunu yıkıcılığa kadar vardırabilir. Ergenin en büyük sorunu ailesinin denetiminden ve kendi içindeki bağımlılık duygusundan kurtulmaktır. Aile ergeni topluma kazandırmaya çalışır. Bu durumda ergen kendisinin engellendiğini düşünür. Anne- baba ile zıtlaşmalar olur, ergen kendi istek, fikir ve önerilerinin yapılmasını onlara önem verilmesini ister. Ailesinin kendisini sevmediğini sanır.

Madde kullanımı, aşırı risk alma, asosyal davranışlar ailenin ergenle arasında geçen ve yaşadığı sorunlardan bazılarıdır. Ergenin hayatında, davranışlarında, düşüncesinde içinde yetiştiği aile, kültür ve toplum çok büyük rol oynar.

            ROL MODELLERİ(YOL GÖSTERİCİLER) VE ÖZDEŞLEŞME:

            Ergenlik bir yol göstericiye en fazla ihtiyaç duyulan zor bir dönemdir. Akıntı ve rüzgarla savrulan bir görüntü veren ergene rehberlik edecek bir rol modeli olmalıdır. Ergen okuyarak da, görerek de öğrenebilir. Toplumda isim yapmış sanatçı, sporcu, yakın etkileşim ve iletişimde bulunduğu aile büyüklerinden biri ve öğretmen gibi birini kendisine örnek alır, rol modeliyle kendisini özdeşleştirip onun gücünü alması, öylece hareket etmesi, onun gibi giyinip konuşmak, davranmak  ister. Artık hayattaki rol modeli odur. Ergen rol modelini seçiyor ve “ben de onun aynısı olmalıyım” diyor

Ergenin bir diğer özelliği de, başlangıçta beceriksiz olduğu sosyal ilişkiler alanında, modeller aracılığıyla öğrenmeye çalışmasıdır. Bu modeller her zaman olumlu olmamaktadır. Bazen de bu model alma şiddet sergileyen bir yetişkin ile olmakta, daha sonra benzer davranışları ergen de sergilemeye başlamaktadır. Bu çağda rol modeller yani gencin kendine örnek aldığı kişiler, özdeşleştiği kişiler aile içinden ve çevresinden başlamak üzere iyi rol modelleri olmalıdır. Gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için alternatif yollar üretmek gerekir. Ergenlik döneminde yaşanan her olay, okunan yazılar, tanışılan insanlar, bu dönemde ve sonrasında etkilidir. İnsan beyaz ve boş bir sayfa olarak doğmuyor, genetik kodlarımızla dünyaya geliyoruz. Ergenlerin kimlikleriyle yaşam öykülerini kazandıkları aile, akran grubu ve rol modelin genetik kodları arasında sıkı bir ilişki vardır. Özdeşleşmede sizi rol model alan ergene karşı sorumlusunuzdur. Ergen size sorumluluk yüklemiştir. Artık size özenmektedir. Ergenin davranışını aile, sokak, okul(eğitim), akran grubu ve çevre belirlemektedir.

            AKRAN GRUBUNA KATILIM:

Evde duramaz ve evden ayrılmalar, kaçıp uzaklara gitmeler başlamıştır. Ailenin yerini artık arkadaşları almıştır ve ailenin istek ve kuralları ikinci plana itilip arkadaş grubunun istekleri ön plana geçmiştir. Gruplaşmalar, güç birliği yapmalar bu dönemde çok fazladır

Ergenlik döneminde insanların çok fazla çalkantılı yaşadıkları, çok fazla şeyle başa çıkmaya çalıştıkları için kendilerini iç dünyalarında çok güçsüz hissettikleri bir dönemdir. Bu nedenle güçlü olmaya en çok ihtiyaç duyulan bir dönemdir. Ergenler kendilerini güçlü hale getirecek, güçlü hissettirecek her şeye tutunurlar. Akran grubu olumlu ve olumsuz kişisel ilişkilerin doğmasına yol açar. Ergenin akran grubu ile bağlantısının olması onun kendine olan güvenini artırır. Ergenler bir genel eğilim olarak bir topluma, bir gruba vs. katılma ve bağlılıkları en çok “ saldırıya uğradıklarını düşündükleri ” anlarda. Ezildiğine inanırsa, dara düşerse gruba daha da kenetlenir

Ergenlik döneminde psiko-sosyal gelişim ve kötü alışkanlıklara zemin hazırlayan süreçler de mevcuttur. Bu dönem, değişim ve toplumda yer edinme dönemidir. Anne babadan ayrılıp arkadaş grubuna bağlanır. Bu dönemde kimlik gelişimi gerçekleşmekte ve toplumsal roller belirginleşmektedir. Farklı bir boyut kazanmaya başlayan kız – erkek ilişkileri ve bu ilişkiler içinde bağlanma durumları, kendini kabul ettirme çabaları, çekici görünme isteği de kişinin davranışlarını yönlendirir. Ergenlikte, düşünce dünyası gelişir, soyut ve teorik düşünme başlar. Dolayısıyla bu yaşlardaki genç her şeyi sorgular.

Kendi gücünden kuşkusu olan çocukların kabadayı gruplarına katılıp, belki de yaşadığı alanın en zalim çocuğu haline dönüşebilmektedir. Geçmişinde başkaları tarafından, okulda itilip kakılmış çocuklar, ergenliğin ilk dönemlerine girdiklerinde zorbalıkla yaşamını sürdüren gruplar içerisinde yer bulup farklı bir karaktere bürünebiliyorlar. Kızlar arasında fiili zorbalıktan ziyade, sözel zorbalık, dışlama, ilişkilere katmama, arkasından konuşma, hakkında laf çıkarma, isim takma şeklinde benzer davranışlar mevcuttur. Ailenin üyesi olan çocuktan toplumun üyesi olan bireye geçiş bu dönemde olmaktadır. Çevre artık sadece anne-baba değildir. Kararsızlık ve şaşkınlık bu yaştaki gençlerin dayanışma grupları oluşturmasına neden olur Ergenlerin üzerinde arkadaşlarının etkisi de çok büyüktür. Beklentiler ve çıkar ilişkileri olmaksızın birbirlerine yaklaştığı bir dönemdir. Dayanışma ve yardıma en çok gereksinim duyduğu bir zamandadır Ergenlerin çoğu sosyal ve duygusal destek sağlamak için akran grubuna yani arkadaş topluluğuna dayanırlar. Genellikle arkadaşlarının değerlerine tamamen uyarlar. Ütülü pantolon yerine kot pantolonu ve spor giyimi tercih ederler. Kravat onlara hiç gelmez sıkar. Kırmızı, sarı, pembe ve turuncu gibi canlı, dikkat çekici renkleri tercih ederler. Hayal kurarlar, alemlere dalıp giderler ve bunun için yeterli zamanları vardır. Karşı cins, gelecek, müzik, filmler, giyim gibi konular akran grubunda beğeni ve kabul edilmede önemlidir. Ergen üzerinde akran grubu ve çevrenin ilgi, beğenisi ve yönlendirmesi vardır. Akran grupları sosyalleşmede büyük rol oynar.

            Akran kümesi toplumsallaşma sürecinde etkilidir. Denge, görgü ve deneyim kazandırıcıdır. Aileden topluma yönelişte dayanak sağlar. Yeni bir kümeye ait olma duygusu vardır. Akran kümesi tanıdık, yabancılık çekilmeyen, daha az ürküten bir yuva özelliği gösterir. Ergen, akran kümesinde kendini görür, akran kümesi ayna görevi görür. Akran kümesi ergenlik evresinin vazgeçilmezlerinden biridir.

            Kuşak çatışması, ergeni sokakta gruba katılmaya itebilir. Akran grubunun içinde bulunduğu çevre çok önemlidir. Ergen kendini ifade etmek “ben varım, buradayım” demek ister, bunun içinde bir alana ihtiyaç duyar. Meydanda, tribünde, sahada, sahnede, bir topluluk içinde, akran grubunun içinde … kendini ifade eder. Çoğunluk içinde yer alan ergen güçlü olduğunu düşünür. Ergenlik döneminde edinilen yanlış arkadaşlar, ileride yanlış işler yapmaya da neden olabilir.  

            ERGEN,  ŞİDDET VE SUÇ:

Ergenlik çağı evrenseldir,  ancak ergenin içinde yaşadığı toplumdan etkilenmesi farklılık göstermektedir. Toplumsal kurallara, yasaklara uymak istemez onları saçmalık olarak görür. Çabuk üzülür, çabuk sinirlenir, çabuk tepki verir.Ergenlik döneminde  tüm dürtülerin şiddetlenmesi duyguların, davranışların, yaşantıların şiddetlenmesine neden olur.

Ergenlik çağı, şiddetin en kolay öğrenildiği, benimsendiği çağdır. Bu dönemi yaşarken genellikle fevri, dürtüsel davranırlar. Şiddeti çağrıştıran, sınırları zorlayan tepkiler verirler. Ergenler canları bir şeye sıkıldığı zaman, akıllarına ilk gelen duygu şiddettir. Ergenlik kendi kimliğini bulma, kafa tutma,otoriteye başkaldırma ve direnme dönemidir “Kendisi” olabilmesi için bu özellikler her insana genetik olarak kodlanmıştır.

            Akran grubu çocuk üzerinde etkisi ve gücü en fazla olan gruptur. Çocuk büyüdükçe akran grubunun etkisi de büyür. Ergenlik çağına doğru bu etki doruğa çıkar. Çocuğun bireyler arası ilişkiler açısından gerçekler ile yüz yüze geldiği bir ortamdır. Bazı davranışları burada kazanır. Akran grubunun suçluluk eğilimi, risk faktörleri içeren  özellikler göstermesi çağın bu davranışlara itilmesini doğurabilir. Suçlu çocuğun ortaya çıkışında aile değerlerinin zayıflaması, genetik faktörlerin, zekanın, çocuk sayısının, ekonomik sorunların, eğitim sisteminin, köyden kente göçün, evsiz, sokakta yaşamanın, bedensel- ruhsal hastalıkların, uyuşturucu ve alkolün, mahalle baskısının ve kötü arkadaşların rolü vardır

            Ergenlik dönemi hızlı bedensel ve ruhsal değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Ergen bir yandan bedeninde ortaya çıkan hızlı değişimlere uyum sağlamaya çalışırken, diğer yandan hormonların etkisi ile cinsel dürtülerle baş etmek zorundadır. Ayrıca deneyimsiz olduğu kişiler arası ilişkilerde hayal kırıklıkları ve sorunlar yaşayabilmektedir. Bütün bu yaşananlar ergeni zorlamakta ve davranışlarına da yansımaktadır. Anne baba ya da akranlara karşı sergilenen tepkilerde bu biriken enerjinin etkisi vardır. Bu dönemde yaşanan bu çalkantının bedensel değişimin yavaşlaması, duyguları tanıma ve kişiler arası ilişkilerde zaman içinde kazanılan beceri ile hayal kırıklıklarının azalması sonucu yatışmaktadır. Daha sonra mesleki kimlik ve oluşan kişilik ile bu duygularla baş etmek giderek kolaylaşmaktadır.

            GÖRÜNÜŞ::

Ergenlik bedensel, toplumsal, bilişsel olgunlaşma ve gelişme dönemidir. Kendisini sanki hayali seyirciler tarafından sürekli izleniyormuş ve değerlendiriliyormuş gibi hissetmektedir. Sanki herkesin dikkati onun üzerindedir ve herkes onun dış görünüşüne önem vermektedir. Bu dönemde dış görünüş önem kazanır. Görünümüne gösterdiği ilgi benliğin oluşmasına yardımcı olur. Ergen ayna karşısında saatlerce adeta kendini seyreder, beğenilmek ister, saçlarını şekilden şekle sokar, tarar, süslenir, elbiselerini sıkça değiştirir adeta günde on çeşit giyerler, tenperverdir. Nasıl göründüğümüzün en önemli olduğu dönemlerden biridir. Özellikle nasıl göründüğümüzden  nasıl algılandığımıza(güçlü, ezik gibi)  kadar başkalarının görüşlerini önemsemekte epeyce ileri gideriz.Sivilceler ve kıllar gibi fizyolojik işaretler ortaya çıkmıştır. Fizyolojik bir değişim içinde bulunan ergen, kendindeki bu durumdan  rahatsız olur.Örneğin sivilcelerinden utanan bir ergen arkadaşlarıyla sağlıklı ilişkiler kuramayabilir Ölçütler daha keskinleşmekte ve fazlalaşmaktadır.

 

 

ETKİLİ İLETİŞİM VE ZEHİRLİ DİL:

            Gençlik döneminde özellikle şiddete yönelimde iletişim becerilerinin yeterince gelişmemesi baskın etken olarak görülmektedir. Gençler çevreleriyle, aileleriyle, arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle uygun şekilde iletişim kurmayı beceremedikleri zaman, kendilerini şiddetle ifade ettikleri görülmektedir. Aile ve okulun ergenlerle iletişimi çok iyi ve sürekli olmalıdır.

            Suçlama, hatalarını bulma, hakaret etme, isim takmak, ayıplamak, küçük duruma düşürmek, utandırmak, kınamak, iftira atmak birer zehirli dildir ve ergenle iletişimde “atılan taş değerse yaralar, laf ise her halükarda yaralar” sözünde belirtildiği üzere, akıldan ziyade duygularıyla hareket eden ergenle iletişimi bitirir. Ergenle iletişimde ne söylediğimizden daha önemlisi, nasıl söylediğimizdir.

            NELER YAPMALI:

            1-Olumsuz davranışların önlenmesinde en etkili yöntem; ergenin birlikte yaşadığı yetişkinlerin ergenlik döneminin bu özelliklerini bilmesi, ergenlikte ortaya çıkan ve kişilerarası ilişkiye yansıyan bu yoğun “enerjinin” spor(ferdi ya da takım halinde) ya da çeşitli ilgi alanları ile boşaltılmasının sağlanması gerekmektedir(gençlerin kendilerini gerçekleştirmesine imkan veren etkinliklerin içinde yer almalarını sağlayacak tedbirlerin ve yapılanmaların ortaya konması gerekmektedir). Ergenlerin okul ve yaşadıkları çevrede böylesi alanların oluşturulması gerekmektedir. Güvensizlik yaratacak, ergen ve yetişkinleri karşı karşıya getirecek uygulamalar yerine, iletişimi artırmaya ve dolaylı enerji boşaltma alanları oluşturmaya yönelik uygulamalar da gerekmektedir. 

2-Ergeni birey olarak görmeli, değer vermeli, ona zaman ayırmalı, ona örnek oluşturmalı, size mutluluk verdiği her anı ona bir şekilde duyurmalı, onun hayata bakış açısını anlamalı, sınırları etkin bir şekilde koymalı, düşünmeyi öğretmeli, sorgulamayı öğretmeli, sorumlulukların üstesinden gelmesi sağlanmalı.

3- Aile ve okulda eğitim, ergenlerin dinamik yapılarını, değişken kimliklerini nitelikli bir toplumsallaşma süreciyle biçimlendirmek, inanç, değer, tutum, eğilim, hedef ve yönelimlerini şekillendirmek, özgür, kendisine güvenen, yeni roller edinebilen ve uygulayabilen, sorumluluk sahibi, dinamik ve yaratıcı eylemlere yol açabilen bireyler yetiştirmelidir.

4-Ergenlerin 24 saati adeta planlı ve programlı olmalı, boşluk olmamalı, boş, işsiz bir insanın neler yapabileceğini tahmin edebilirsiniz. Sürekli meşgul olan ergen kötü şeyler düşünmeye ve kötü şeyler yapmaya vakit bulamayacaktır. Bu bağlamda kültürel çevre, çevresel imkanlar, sosyal kol faaliyetleri, sosyal beceriler, spor faaliyetleri ergen meşguliyetinde önemli yeri vardır.

5-Ebeveynler sabırlı, anlayışlı olmalı, ergenlere karşı önlerinde barikat gibi değil, esnek, eğitici, öğretici ve yönlendirici olmalı. Sert uslüp, hakaret içerikli hitapları asla kullanmamalı, esnek olunmalı.

6-Ergen hem çocukluktan kalma özellikler hem de yetişkinlik özelliklerini bir arada gösterebildiğinden evlilik kararı ergenlik sonrasına bırakılmalıdır. Ergenlik doğurganlık ve çocuk yapabilme becerisini kazanıldığı bir dönem, ancak anne ve baba olmak için hiç de uygun bir zaman değildir. Çünkü bu dönemde kişilik henüz tam oluşmamıştır ve yapılan evlilikler genelde mutsuzlukla sonuçlanmaktadır.

7-Ergenin reddedilmesi evden kaçma, cinayet, intihar gibi istenmeyen ve beklenmeyen sonuçlara götürebilir. Bu nedenle onları dinlemeli, reddetmemeli, makul olan anlatılmalı.

8-Demokratik kurallar ile çatışmaların çözüldüğünü kabulle, aile içinde ebeveyn ile ergen arasında çatışma çıkmaması ya da çıkmış olan çatışmanın çözümü için aile içi demokrasi ve etkili iletişim gereklidir. Anne baba halden anlayan(empatik) olmalıdır

9-Ergenin kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebileceği fırsatlar verilmelidir(konuşması, yazması, onu dinlemek, halinden anlamak, ev işleri vermek gibi). Benlik saygılarını kıracak şekilde davranılmamalı. Kendisiyle, çevresiyle, toplumla barışık, üretken bir yetişkin yetiştirilmeli.

10-Bedensel, cinsel, ruhsal gelişimi hakkında bilgilenmesi sağlanmalı. Ergenin güvenlik ihtiyacı vardır, bugününden ve yarınından emin olmak ister bu bağlamda ergenin gelecek kaygıları giderilmeli. İnsan korku temelli yaşamayı hayatının başlangıcından itibaren öğrenir. Korku ve kaygı bulaşıcıdır, ergenin korku ve kaygıları giderilince yaşama güveni de gelişir ve başarılı olur, eğer giderilmezse yaşama güveni de kalmaz ve başarılı da olamaz hayatında sorunlarla karşılaşır.

11-Alaycı, küçümseyici tavırlarınız olmamalı, güvendiğinizi, değer verdiğinizi göstermeli, zaman ayırıp sorunlarıyla ilgilenilmeli. Gizliliğe ve yalnız kalıp kendisini dinlemeye ve dinlenmeye ihtiyacı vardır bu yüzden kendisine ait bir odası olmalı, tek kalmalı ve orayı ev kurallarına göre kullanmalı.

12-İlgisizlik ergen için katlanılması çok zor bir durumdur. Ergen ilgi odağı olmak ve ilgi çekmek için olumlu ya da olumsuz her şeyi yapabilir. Bu nedenle ergenin kendisini gösterebileceği, ispatlayabileceği bir ortam ona verilmeli ve onunla ilgilendiğinizi göstermelisiniz. Örneğin aileler cep telefonu, televizyon, bilgisayar, otomobil gibi birçok teknolojik ürünü alırken ergenlere danışarak almalı. Hatta evdeki ortak kullanım alanları için mobilya alınırken dahi ergenlere danışılması yerinde bir davranış olacaktır. Çünkü aileler teknoloji ve yenilik konusunda onların kendilerinden daha bilgili olduğunu kabul etmelidir.

13-Ergenlik bir ruhsal yapılanma dönemi olacağından ergenin olumlu davranışı, küçükte olsa attığı olumlu adımlar önemsenmeli, takdir edilmeli, devamını getirmesi için özendirilmeli, yüreklendirilmeli ve bu davranışını zamana yayarak pekiştirmesi sağlanmalı bunun için ona zaman tanınmalı, teşvik edilmeli. Hataları yok sayılmamalı, onaylamadığınız davranışı değiştirmesi için ona zaman tanıyın, ona karşı davranışlarınızda tutarlı olun, gerektiğinde davranışlarına sınır koyun, doğru davranışı gösterin, öğretin ve olumlu önerilerde bulunun. Ona söylenen güzel ve övücü sözler davranışa dönüştürülmeli. Ergen yaptığı işin doğruluğuna inandırılırsa çok daha etkili iş yapacaktır. Başarısızlıklarına değil, başarılarına odaklanmasını sağlayın. Ergenin hiçbir deneyimi ve birikimi yoktur, hoşgörü ve empati yeteneği henüz gelişmemiştir, bu nedenle aile ona yaşına ve birikimine göre isteklerde bulunmalı,  hoşgörülü olmalı,  empati göstermeli ve bunları öğretmeli, örnek olayları anlatmalı.

14-Anne baba ergenin kendisini iyi hissedeceği iyi ve güzel yanlarını öne çıkarmalı ve ergenlik dönemin geçici olduğunu bilmeli ve onlarla çocukken anne baba, ergen iken arkadaş olunmalı.

15-Ergene özgür düşünmeyi, özgür ifade etmeyi, tartışmayı, sorgulamayı öğretmeli. Ergene isteklerini şiddete başvurmadan ifade etmeyi öğretmeli. Bunları susturma, azarlama, yasaklama dayak ile değil diyalog ile yapmalı.

16-Başkalarının yanında hele hele akranlarının yanında asla eleştirmemeli, ayıplamamalı, onunla lanlı- lunlu konuşmamalı, eleştirirken de suçlamamalı, tartışmamalı,  daha önceki hataları anlatılmamalı. Suçlamalar ergenin öfke ve nefretine sebep olabilirken, bazı değerlere karşı da korku ve nefret oluşturabileceğinden suçlamaktan vazgeçilmeli. Gözü korkutmamalı, gözdağı verilmemeli, cesareti kırılmamalı.

17-Ergenin duygu, düşünce ve yaşantılarını anlatmasını sağlayın, konuşurken konuşmasını yarıda kesmeyin, onu dinlerken başka şeyler yapmayın, karar vermeye, yorum yapmaya zorlamayın,  dikkatli ve ilgili dinleyin, dinlediğinizi belli edin, kişi dinlendiğini bilirse kendisine değer verildiğini hisseder, göz ilişkisi kurun, gözlerine bakın, ilgisini onun üzerine odaklayın, , zıtlaşmayın, yargılamayın, eleştirmeyin, çatışmaya girmeyin, gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun, empatik, sabırlı ve kabul edici olun, etkileşime önem verin,şefkatli olun.

18-Ergen höt-zöt ve eskinin ölçü ve kuralları ile eğitilmemeli, yeni ve çağdaş bilgilerle eğitilmeli, onunla kavga etmek tehlikeli olacağından, bunun yerine iletişim kurup onu anlama yolu tercih edilmeli .

19-Ergenle çatışma kaçınılmazdır, hal böyle olunca çatışmaları şiddet kullanmaksızın çözme yollarını geliştirmeli. Ergende hata aramak yerine çözüm bulmalı. Ergenin sorunu gibi görünen bazı sorunların aslında ergenin içinde bulunduğu ailenin, okulun ya da kurum ve kuruluşların sorunu olabilir, bunun için sorunlar çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Aile, okul ve diğer kurum ve kuruluşlar ergenle ilişkilerini geliştirerek çatışmaları, sorunları bitirebilir.

20-Ergeni suçlar, aşağılarsanız ya da şiddette uygularsanız bu onda savunma duygusu oluşturacaktır ve onu değiştirmek gerçekten zorlaşacaktır. Bir hatasından dolayı ergeni tahkir ederseniz onunla iletişimi koparmış olursunuz. Bu istenen, arzulanan bir durum değildir. Çatışma durumunda ergeni kendi özellikleri ve dünyası içinde değerlendirmek ve buna göre çözüm yolları geliştirmek gerekir.

21-Ergenler duygularını baskılayamazlar, bu yüzden öfke, çok aşırı şekilde dışarı çıkabilir. Bu çevre tarafından kırıcı algılanabilir ve itici gelebilir, bunu önlemek için öfke kontrolü, duyguların kontrolü ve sabırlı olmak öğretilmeli.

22-Anne baba ergenin arkadaşlarını tanımalı ve ona göre arkadaşlığın devamı ya da sonlandırılması yönünde davranmalı, başka arkadaşlarıyla kıyaslanmamalı.

23-Ergenin sizin için ne denli önemli olduğunu onunla paylaşın, adam yerine koyun, umutlanmasını sağlayın, güç verin, koşulsuz sevginizi ve sevdiğinizi gösterin, aşırı katı, kuralcı, yasaklayıcı, engelleyici, korkutucu ve cezalandırıcı olmayın, ona ilgi alanları oluşturun, etkinliklere katılmasını sağlayın, bu ona kendini daha iyi hissetmesini sağladığı gibi, yeni değer ve davranışlar da kazandırır; mizahi ve bilgilendirici kitaplar okumak, müzikle uğraşmak ve müzik dinlemek, sanatla uğraşmak, spor yapmak bunlardan bazılarıdır.

 

 

KAYNAKLAR:

-Akboy, R.((2005). Eğitim Psikolojisi ve Çoklu Zeka,Dinazor Kitabevi,İzmir.

-Alisinanoğlu  F.ve G.G.Akduman(2006), Adli Psikiyatri Dergisi,Seçkin Yay. Ankara.

-Cüceloğlu, D.(2004). İnsan ve Davranışı,Remzi Kitabevi,İstanbul.

-Çapan(editör),İ. (2006).Çocuk ve Ergene Yönelik Şiddetin önlenmesi,aem kitap, Ankara

-Durmuş,A.(2005).Ergenlik Dönemi,Nesil yay. İstanbul.

.-Erçetin, Ş.(Editör).(2006) Çocuk ve Suç, Hegem yay. Trabzon

-Erdoğan, N. ve Dönmez, E.Yeniden Sağlık ve Eğitim Deneği,İstanbul.

-Gander, M.J.(2007). Çocuk ve ergen gelişimi,(B. Onur, çev.)İmge Kitabevi , Ankara

-Gazi Üniversitesi öğrenci profili araştırması(2007).Gazi Üniversitesi yay.Ankara

-Geçtan, E.(2003) Psikodinamik psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar,Metis yay. İstanbul

.-Güler Yılmaz, E.(2009). Ulus basım yayın, İstanbul.

-Klinik Adli Tıp Dergisi(2001) Adli Tıp Kurumu Yay. İstanbul.

-Koç, M.(2002).Gelişim psikolojisi açısından ergenlik dönemi ve özellikler.Sos.Bil.Dergisi.

-Morris,C.G.(2002). Psikolojiyi Anlamak, T.P.D. yay. Ankara.

-Odağ, C.(2001-2009). Nevrozlar 1-2.Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Yay. İzmir.

-Odağ, C.(2005). Ergenler,Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Yay. İzmir

-Tarhan, N.(2009). Gençlik Psikolojisi,Timaş Yay. İstanbul.

-Tekalan,Ş.A(2006). Çağın Ölüm Tuzakları,Altın burç yay. İstanbul

-Yılmaz, B.(2003).Türk Psikoloji Bülteni, sayı:30-31.

-Yörükoğlu, A.(2003).Çocuk Ruh Sağlığı,Özgür yay. İstanbul.

-Yazgan, Y.(2009). Türkiye İş bankası yay. İstanbul.

-www.iyibilgi.com

-www.tiphastalıgi.com

-www.harclikpazari.com



[*] 3.Sınıf. Emniyet Müdürü/Diyarbakır

 

 

 

Sayı 112, Sayfa 32-36