Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

Emekliliğin Psiko-Sosyal Boyutu (2)

1.3. Emeklilik Biçimleri

Emekliliğin çok boyutlu karmaşık bir olgu ve süreç olması itibariyle sadece çalışma yaşamının sona ermesi yönüyle ele alınması yeterli değildir. Emekliliğin ne şekilde gerçekleştiği incelenirken emekliliği reddetme, planlanmış emeklilik kararı ve önceden plan yapılmadan gerçekleşen emeklilik üzerinde durmak gerekmektedir (Carp, 1966: 21). Emekliliğin red edilmesi çalışmayı sürdürme istekliliğinin de bir göstergesidir ki, emeklilikte gönülsüzlüğü işaret eder. Önceden planlanmış bir emeklilik kararında kişi gönüllüdür, bazen de hiç planlanmadığı halde bazı istisnai durumların gerçekleşmesi nedeniyle kişi emekli olabilir. Bir başka ifade ile emeklilik aniden, gönülsüz biçimde ve bireyin kontrolü dışında gerçekleşen bir olay olabilir. Diğer yandan emeklilik gözden geçirilmiş, planlanmış ve zamanı belirlenmiş bir karar da olabilir. Bu nedenle emeklilik biçimleri emekli olmada gönüllülük, emekliliğin zamanı ve emeklilikte çalışma durumunda göre farklı açılardan değerlendirilebilir. Bu yaklaşım çerçevesinde olgu, normal zamanında/erken emeklilik, gönüllü/zorunlu emeklilik, kısmi/tamamen emeklilik başlıkları altında incelenecektir. 

1.3.1. Zamana Göre

Emekliliğin zamanına ilişkin psiko-sosyal değerlendirmelerde genellikle yaş ve çalışma yılı veya kıdemi dikkate alınır. Çünkü bu iki değişken bireylerin çalışma yaşamından çekilmesinin zamanının geldiğinin birer göstergesi olarak algılanır. Ancak bu algılamada etkili olan bir başka faktör ise yasal olarak tespit edilmiş emeklilik yaşı ile emeklilik koşullarıdır. Söz konusu algılamalar bireylerin kendi emeklilik kararlarında da etkili olmakta, olması gerekenden erken veya daha geç emekli olmaya teşvik edebilmektedir. Aşağıda erken emeklilik ve genç yaşta emeklilik ile zamanında emeklilik olguları incelenecektir.

1.3.1.1. Erken Emeklilik ve Genç Yaşta Emeklilik

Ortalama yaşam beklentisi emeklilik yaşının belirlenmesinde ve dolayısıyla genç yaşta, erken veya zamanında emekliliğin değerlendirilmesinde önemli bir ölçüttür. Son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki yaşlı nüfus sayı ve oranlarında önemli artışlar meydana gelmiştir. Sağlık alanındaki gelişmeler, yaşam biçimi ve alışkanlıklarının değişmesi, çalışma yaşamındaki düzenlemeler ile birlikte ortalama yaşam süresi yükselmiştir. 1900’lerde 65 yaşına ulaşmış bir bireyin 11.9 yıl daha yaşaması beklenebilirken, 1960 yılında 65 yaşından sonra beklenen yaşam süresi 14.4 yıla, 1992′ de ise 17.5 yıla ulaşmıştır (Kutsal, 2003: 1). Doğum oranlarındaki düşüş ile birlikte ülkelerin nüfus yapıları değişime uğramış ve yaşlı nüfustaki artış bu gruba özgü sorunları ön plana çıkarmıştır. Buna bağlı olarak ülkeler emeklilik yaşını yükseltme eğilimi içine girmişlerdir. Örneğin Avrupa Konseyi gelecek yıllarda emeklilere yapılan gelir transferinin sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için erken emeklilik eğilimlerinin tersine çevrilmesini önermiş, ardından Almanya, Yunanistan, Portekiz, İngiltere ve Finlandiya’ da genel emeklilik yaşı yükseltilerek erkeklerde 65 kadınlarda 60 olarak belirlenmiştir (Hustebaut, 1998: 108). 65 yaş esas alınmasına rağmen hangi yaştan önce emekli olmanın genç yaşta emeklilik sayılacağı da tartışmalı ve karmaşık bir konudur. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Sosyal Güvenliğin Asgari Normlarına İlişkin 102 Sayılı Sözleşmesinin yaşlılık yardımı yapılacak yaşın belirlenmesinde getirdiği yaş sınırı 65 olmakla birlikte bazı durumlarda bu sınırın aşılabilmesine imkân tanınmıştır. Ülkemizde Sosyal Güvenlik Reformu çerçevesinde çıkarılan 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile emeklilik yaşının ve erkek için 65 yaş olarak belirlenmiş ve hizmet sözleşmesi ile çalışanlar için 7200 gün, kendi hesabına ve bağımsız çalışanlar ile kamu görevlerinde çalışanlar için 9000 gün prim ödenmesi koşulu getirilmiştir. 5510 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarih olan Ekim 2008′ den önce sigortalı veya iştirakçi olanların mevcut emeklilik yaş hadleri bu düzenleme ile değiştirilmemiştir. Dolayısıyla bugün itibariyle kadınlarda emeklilik yaşı 58, erkeklerde 60’tır. Yasanın yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartlarını düzenleyen 28. maddesine göre 65 yaş uygulaması;

2027 yılında çalışmaya başlayacak olan erkek sigortalılar için 2044 yılından; 2029 yılında çalışmaya başlayacak kadın sigortalılar için 2048 yılından sonra devreye girecek bir düzenlemedir.[2] Ancak ülkemiz çalışma yaşamı koşulları dikkate alındığında 65 yaş sınırının kendi içinde yeni handikaplar içerdiği görülmektedir. Örneğin 18 yaşında çalışmaya başlayan ve kesintisiz 9000 işgünü çalışan bir sigortalının 43 yaşına gelmesine rağmen, emekli olmak için 22 yıl beklemesi, bu süre içinde sağlık primlerinin ödemesi gerekecektir (Fişek, 2009).

Aktif ve pasif sigortalı dengesinin kurulması ve finansman dengelerinin güvence altına alınması sadece emeklilik yaşının artırılması ile ilgili bir konu olmayıp, tercih edilebilecek başka seçenekler de söz konusudur. Bu seçenekleri Kapar (2005) uygun istihdam alanlarının yaratılarak işgücüne katılma ve istihdam düzeyinin yükseltilmesi, prim gelirlerini azaltan kayıt dışı çalıştırmanın önüne geçilmesi ve uygun işlerin sayısının artırılarak ücretler genel düzeyinin yükseltilmesi yoluyla toplanan prim miktarının artırılması biçiminde sıralayarak oldukça yerinde bir tespit yapmıştır.

Hangi yaş düzeyi belirlenirse belirlensin yasaların çalışanlara tanıdığı emekliliğe hak kazanma yaşı ile çalışanların emeklilik kararını verdikleri yaş arasında fark olabilmektedir. Emekli olmaya hak kazandığı halde çalışmaya devam etmek isteyenler için esasen herhangi bir engel yoktur. Bu nedenle emeklik yaşı geldiği halde çalışmayı sürdüren kişiler olduğu gibi, koşulları öngörülen yasal düzenlemelere uygun olup daha erken ve genç yaşta emekli olanlar da mevcuttur. Bu nedenle gerçekleşen emeklilik yaşı ile resmi emeklilik yaşı arasında ülkelerin sosyal güvenlik düzenlemelerine göre farklılıklar oluşabilmektedir. Örneğin Danimarka, İzlanda, İrlanda, Portekiz ve İsviçre’ de 65 yaşında insanlar hala çalışmaya devam etmekte iken, Avusturya, Belçika, Fransa, Macaristan, Lüksemburg’ta 60 yaşından önce emekli olma yaygın bir davranıştır. Bu açıdan istisna iki ülke olan Japonya ve Kore’ de resmi emeklilik yaşı 60 olmasına rağmen kişilerin emekli oldukları yaş genellikle 70′ e yakındır (OECD, Effective Age of Retirement, 2007).

Erken emeklilik ile genç yaşta emeklilik hukuki ve sosyal anlamda birbirinden farklı olgulardır. Genç yaşta emeklilik yaşa bağlı olmadan ya da yaşlanmadan veya çok düşük olarak belirlenen yaşa gelindiğinde emekli aylığı almayı sağlar. Erken emeklilik ise bazı özendirici veya zorlayıcı koşullara bağlı olarak emekli aylığı almak isteyen bireylere belirlenen kronolojik yaştan önce yaşlılık aylığı bağlanmasını ifade eder” (Tuncay, 1998: 267). Ülkemizde de uygulanan erken emeklilik, istihdamın daraldığı dönemlerde belirli çalışan gruplarının çalışma yaşamından çekilmesini sağlamak üzere getirilen istisnai nitelikte önlemlerden oluşmaktadır (Başterzi, 2006: 115). Erken emekli olma hakkının tanınmasının temelinde, anılan kişilerin aynı verimi alabilmek için diğerlerine göre daha fazla güç sarf etmeleri ve dolayısıyla daha fazla yıpranmaları ve daha erken yaşlanmaları yatmaktadır (Caniklioğlu, 2002).

Erken emeklilik olarak değerlendirebileceğimiz uygulamalar kolaylaştırılmış emeklilik seçenekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Kolaylaştırılmış emeklilik seçenekleri 5510 Sayılı yasa ile getirilen yeni düzenlemeye göre beş grupta toplanmaktadır:

a) İleri yaştakiler,

b) Maden işlerinde çalışanlar,

c) Engelliler,

d) Erken yaşlananlar,

e) Başkasının bakımına muhtaç çocuğu olan kadın işçiler.

İşin niteliği gereği diğer sektörlerde çalışanlara nazaran daha fazla yıpranan maden işçilerine, belirlenen kronolojik yaşa gelmeden önce yasada belirtilen diğer koşulları sağlamaları halinde erken emeklilik olanağı sağlanmıştır (Bkz. 5510 Sayılı Yasa, Madde 28). İlk defa bu yasa kapsamında çalışmaya başlayan bir maden işçisinin emeklilik yaşı 57 iken, 5510 Sayılı yasa çıkartılmadan önce çalışmaya başlayanların kademeli olarak 57′ den daha düşük bir yaşta emekli olmaları söz konusudur. Engeli olmayan bir kişiye göre aynı verime ulaşmak için daha fazla güç sarf etmek zorunda kaldığı, kronolojik emeklilik yaşına ulaşmadan biyolojik olarak yaşanabildiği ve istihdam edilebilme güçlüğü bulunduğu gerekçeleriyle kolaylaştırılmış emeklilik seçeneğinden yararlanan bir diğer grup ise çalışmaya başlamadan önce engelli olan çalışanlardır.

Erken emeklilik olanağı getiren bir başka düzenleme ise fiili hizmet zammı uygulamasıdır. Bu uygulama ile çalışanların çalışma sürelerine, bu sürelerin her tam yıl için belirli miktarda süre eklenerek normalden daha önce emekli olmaları sağlanmaktadır. Bu uygulama, emeklilik yaşının mutlak olarak uygulanmasının bazı yıpratıcı ve sağlığa olumsuz etkileri bulunan meslekler açısından adaletsizliğe neden olacağı düşüncesinden doğmuştur. Fiili hizmet süresi zammı kapsamındaki işler; ağır, riskli ve sağlığa zararlı olup, çalışanları fiziki, ruhi ve fizyolojik bakımdan olumsuz yönden etkileyen, dolayısıyla bu işlerde çalışanları diğer çalışanlara göre daha fazla yıprattığı için ömürlerini kısaltan işlerdir (Rehber, 2008: 26). 5510 Sayılı Yasa’nın 40. maddesinde hizmet sözleşmesi ile çalışan sigortalılar ile kamu görevinde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, işyeri ve işin özelliğine göre değişen gün sayılarının fiili hizmet zammı olarak ekleneceği belirtilmiştir. Bu işler ve işyerleri, kurşun ve arsenik işleri, cam fabrika ve atölyeleri, civa üretimi işleri, çimento fabrikaları, kok fabrikalarıyla termik santraller, alüminyum fabrikaları, demir ve çelik fabrikaları, döküm fabrikaları, asit üretimi, yer altı işleri, radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler, su altında veya sualtında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işler, itfaiye ve yangın söndürme işleri olarak sayılmıştır. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar, emniyet ve polis mesleğinde çalışanlar da fiili hizmet zammı uygulamasından yararlanan diğer gruplardır.

Yabancı alanyazında erken emeklilik kavramı “early retirement” kavramı ile anılmaktadır. Feldman (1994) erken emekliliği çalışanların 65 yaşından önce örgütsel konumlarından ayrılma veya mesleki faaliyetini sona erdirme olarak tanımlamıştır (Feldman, 1994: 287). Feldman’ın bu genel tanımlaması esasen Tuncay’ın (1998) tanımladığı genç yaşta emeklilik kavramı ile örtüşmektedir. Çünkü erken emeklilikte yukarıda sözü edilen bazı özel koşul ve durumlar söz konusu iken genç yaşta emeklilik ile sadece kronolojik emeklilik yaşından önce emekli olma kastedilmektedir. Dolayısıyla yabancı alan yazında sözü edilen erken emeklilik kavramı, esasen ülkemizdeki genç yaşta emeklilik kavramını da kapsayan bir içeriğe sahiptir. Örneğin ülkemizde, 23.05.2002 tarihli 4759 Sayılı yasaya göre kadın ise 20 erkek ise 25 yıldan bu yana sigortalı olan ve 5000 gün sigorta primi ödemiş hizmet sözleşmesiyle çalışanlar, yaş haddini beklemeden kadın açısından 38 erkek açısından 43 yaşında emekli olabilmiştir. Genç yaşta emeklilik, gerek alınan yaşlılık aylıklarının yetersizliği gerekse kişilerin henüz çalışma güçleri bakımından aktif ve verimli oldukları dönemlerde çalışma hayatından çekilmelerinin yarattığı psikolojik ve sosyal sorunlar bakımından yeniden çalışma yaşamına dönme sonucunu doğurmaktadır. Genç yaşta emekli olanlar eğer çalışma güçleri yerinde ise emekli aylığı almalarına rağmen, yine bir işverene bağımlı olarak veya kendi adına ve hesabına bağımsız bir iş kurarak çalışıp ek gelir elde etme ihtiyacı içindedirler (Akı, 2007: 4).

Genç yaşta emekliliğin sonuçları üç düzeyde ortaya konulabilir (Hanzes ve Bertrand, 2007: 3): (a) sosyal güvenlik sisteminin finansmanı üzerindeki doğrudan etkisi,(b) profesyonel yetenekleri bulunan kişilerin ve nitelikli personelin genç yaşta ayrılmasıyla atıl duruma gelmelerinin işletmeler ve kurumlar üzerindeki etkisi, (c) emekliye ayrılanların yaşadığı ekonomik, psikolojik ve sosyal değişiklikler. Genç yaşta ve erken emeklilik sonucunda sosyal güvenlik sistemi içerisinde bağımlılık oranı artmakta, bu durum aktif / pasif dengesinin bozarak finansal açıdan zorluklara neden olabilmektedir. Yıllar boyunca genç yaşta emekliliğin özendirilmesi, ülkemizde sosyal güvenlik dar boğazlarının başlıca nedenlerinden birini oluşturmuştur. İnsanların emekliliği tek hedef olarak algılaması, sigortalı olmayı ve çalışma yaşamını sadece emeklilik hedefine ulaşmada birer araç olarak görmeye başlaması Fişek tarafından “emekliliğin fetişleşmesi” biçiminde ifade edilmiştir (Fişek, 2009). Aşağıdaki Tablo’ da Sosyal Güvenlik Kurumu/na prim ödeyen aktif sigortalılar ile aylık alanların sayıları görülmektedir. Kurumlara bağlı olarak aktif şekilde çalışan sigortalıların kurumlardan aylık alanlara oranı olan aktif/ pasif oranı, bir emekliyi kaç çalışanın finanse ettiğini ortaya koymaktadır. Dünyada emekliye maaş ödenebilmesi için her 1 emekliye karşılık 4 çalışanın bulunması normal kabul edilmesine rağmen ülkemizde toplam aktif çalışan sayısının 15.258.608 ve kurumdan aylık alan sayısının 8.746.703 olması, 1 emekliye düşen sigortalı çalışan sayısının 1,74 kişide kalması sonucunu doğurmaktadır. Hâlbuki aktif/pasif oranın en az 2 olması hedeflenir, ikinin altına düşüldüğünde, Sosyal güvenlik sisteminin finansman sorunu yaşadığı görülür (Acar ve Kitapçı, 2008: -80)     

tablo                    

Genç yaşta veya erken emekli olanlar niteliklerine bağlı olmak üzere, belirli bir deneyime sahip olmaları itibariyle çalıştıkları kurum ve işletmelerin işgücü açısından önemli bir kayba uğramasına sebep olabilmektedirler. Zamanı gelmeden yani yaşlanmadan, çalışma gücünü ve ömrünü tamamlamadan emekli olmanın bireyin kendisi üzerinde de sosyal statünün değişmesi, çalışma ile elde ettiği gelirin azalması, yaşam kalitesinin bozulması, psikolojik olarak hazır olmamaktan kaynaklanabilecek ruhsal ve fiziksel rahatsızların artması gibi olumsuz sonuçları görülebilecektir. Biçerli (2004) “genç yaşlılar” olarak ifade ettiği bu grubun bazen hayatlarının bu yeni dönemine alışmak ta güçlük çektiklerini belirtmiştir. Demirbilek de, genç yaşta emekliliğin bireysel ve sosyal sonuçlarının, bağımlılık oranında artış ve sosyal güvenlik sistemine ek yük getirme, yeniden istihdam edilmeleri dolayısıyla gençlerin istihdam şanslarını azaltma, bireyin yeni duruma uyum sağlayamaması, dışlanma ve yoksulluk biçiminde ortaya çıkabileceğini belirtmiştir (Demirbilek, 2005: 221). Bu durumun psikolojik yanı ise istediğini alamayan, beklentileri karşılanmayan, mutsuz insanlardan oluşan bir toplumdur (Acar ve Kitapçı, 2008: 90).

1.3.1.2. Zamanında Emeklilik

Bir ülkede belirlenen kronolojik emeklilik yaşında emekli olma durumu “zamanında emeklilik” olarak ifade edilebilir. Zamanında emeklilik kavramı “doğru zamanın” ne olduğuna ilişkin tartışma ile yakından ilgilidir. Bu nedenle zamanında emekliliğin birey açısından taşıdığı anlam ile ekonomik ve sosyal açıdan taşıdığı anlam farklıdır. Zamanı geldiğinde emekli olacağını düşünen birey için doğru zamanlama, artık çalışma gücü ve istekliliğini yitirdiği, dinlenmek veya yaşamın diğer alanlarıyla ilgilenme istekliliğine sahip olduğu yaş ya da zamandır. Bireyin bu niyetle çalışma yaşamından çekilmeyi istediği “zamanda” yaşadığı ülkede belirlenmiş olan emeklilik yaşına gelmiş ve koşulları taşıyor ise ideal bir emeklilik planından söz edilebilir.

Erken ve genç yaşta emeklilik kavramlarında da açıklandığı gibi bireyler kişisel nedenler veya izlenen sosyal güvenlik ve istihdam politikalarının teşviki gibi nedenlerle belirlenen emeklilik yaşından önce veya sonra emekli olma eğilimi içinde olabilmektedirler. Erken emeklilik uygulaması ile firmalar ve çalışanlar açısından elde edilmek istenilen amaçlar, işgücü içinde yaşlı işçilerin oranının artmasıyla ortaya çıkan verimlilik sorununun giderilmesi, kariyer basamaklarının önünü açarak genç işgücünün terfi etme isteğinin ve çalışma gayretinin düşmesine engel olunması şeklinde belirginleşmektedir (Biçerli, 2004). Ancak erken veya genç yaşta emekliliği ya da zamanında emekliliği özendirici yaklaşımlar istihdam politikası ile sosyal güvenlik politikasının kesiştiği noktadaki tercihlerdir. Sosyal güvenlik kurumlarının finansman sorunları, ülkelerin GSMH’ dan emeklilik ödemelerine ayırdıkları payın ülkenin demografik yapısındaki yaşlı nüfus lehine değişim nedeniyle artması erken emekliliğin önlenmesi,kurumları emeklilik yaşının yükseltilmesi tercihine doğru yöneltmektedir. Örneğin İngiltere’ de emekliliğin 65 yaşından sonraya bırakılması durumunda, emeklilik aylığının geciktirilen her yıl için %10,4 oranında artırılması, yaşlılıkta işgücü arzını artırıcı bir etki yaratması nedeniyle uygulanmaktadır (Taşçı, 2010: 192).

İşsizlik oranlarındaki artış ve özellikle genç işsizliğinin geldiği boyutlar çalışanların “zamanında emeklilik” ten daha önce işgücünden çekilmelerini sağlayacak önlemlerin tercih edilmesine neden olmaktadır. Bazı ülkelerde emeklilik yoluyla boşalacak kadroların gençlerle doldurulmasını hedefleyen politika, erken yaşta emeklilik, kamu tarafından yürütülen erken emeklilik programına gönüllü emeklilik programlarının eklenmesiyle hayata geçirilmektedir. Örneğin Danimarka ve Fransa’ da işçilere zamanında emekli olanların aldıklarına eşit veya ondan daha fazla ödemeler önerilerek bunların erken emekli olmaları sağlanılmaya çalışılmıştır (Biçerli, 2004: 61).

1.3.2. Tercihe Göre

Tercihe göre emeklilik, bireyin kendi tercihi ile gönüllü olarak mı çalışma yaşamından ayrıldığı, yoksa çalışmaya devam etme isteğinde olduğu halde bir takım zorunlu nedenlerle emekliliğe yönelmesi veya yöneltilmesi biçiminde iki şekilde gerçekleşebilir. Bunlardan ilki gönüllü emeklilik ikincisi zorunlu emeklilik başlıkları altında ele alınacaktır.

1.3.2.1. Gönüllü Emeklilik

Belirlenen emeklilik yaşında emekli olmaya sosyal ve psikolojik olarak hazırlıklı olan bireyler “istekle emeklilik” ya da “gönüllü emeklilik” kategorisi içinde yer alırlar. Gönüllü emeklilik Beehr tarafından “bireyin emekli olmaya istekliliği konusundaki algılaması” olarak tanımlanmıştır (Beehr, 1986: 34). Gönüllü emeklilik tercih, isteklilik ve çalışanın emeklilik kararı üzerindeki kontrol algısıyla yakından ilgilidir. Algılanan kontrol tercihten farklıdır ve bireyin emeklilik kararının kendi inisiyatifiyle mi yoksa çevresel zorunluluklar nedeniyle verdiğini gösterir (Szinovacz ve Davey, 2005: 37). Örneğin emeklilik yaşına gelmiş bir çalışan için emeklilik yasal düzenlemeler doğrultusunda ve kendi inisiyatifiyle gerçekleştiğinde gönüllü nitelik taşırken, aile üyelerinden birinin hastalanması ve bakım ihtiyacının doğması nedeniyle emekliliğin zorunlu bir hal alması kişinin kendi inisiyatifi dışında gerçekleşen bir olaydır. İkinci durumda birey çalışmayı sürdürmeyi tercih etse bile, işgücünde kalmasının bireyin kontrolü dışındaki sonuçlarından kaynaklanan dezavantajları, gönülsüz bir emekliliğin gerçekleşmesine neden olabilecektir. Emekliliğe gönüllü olarak yönelme emeklilikten beklenen yararlar ve emekliliğin maddi-manevi kayıplarının karşılaştırılmasına dayalı olarak gerçekleşir. Emeklilikten beklenen yararlar emeklilik aylığı, boş zaman faaliyetleriyle ve aileyle geçirilecek zamanların artması, iş stresinin yok olması; emeklilik nedeniyle kaybedilenler ise gelirin azalması, değer verilen bir işin kaybedilmesi, çalışma arkadaşlarıyla olan etkileşimin azalması veya sona ermesi gibi ekonomik, psikolojik ve sosyal boyutlar taşır.


[2] 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Gene~ Sağlık Sigortası Madde 28-(Değişik ikinci fıkra:17/4/2008-5754/16 md.) Ilk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara;

a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malullük. Yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı 7200 gün olarak uygulanır.

b) (a) bendinde belirtilen yaş şartı;

1) 1/1/2036 ila 31/12/2037 tarihleri arasında kadın için 59, erkek için 61,

2)1/1/2038 ila 31/12/2039 tarihleri arasında kadın için 60, erkek için 62,

3)1/1/2040 ila 31/12/2041 tarihleri arasında kadın için 61, erkek için 63,

4)1/1/2042 ila 31/12/2043 tarihleri arasında kadın için 62, erkek için 64,

5)1/1/2044 ila 31/12/2045 tarihleri arasında kadın için 63, erkek için 65,

6)1/1/2046 ila 31/12/2047 tarihleri arasında kadın için 64, erkek için 65,

7)1/1/2048 tarihinden itibaren ise kadın ve erkek için 65, olarak uygulanır.

Ancak yaş hadlerinin uygulanmasında (a) bendinde belirtilen prim gün sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınır.