Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

DOĞRULAR VE YANLIŞLAR

 

 

Kemalettin ERTAN[*] 

 

Mutluluğun Reçeteleri -3

(Resmi Giysi)

Halkın resmi giysili görevlilere yaklaşımı; sergilenen hizmetin içeriği ve görüntüsü ile, görevlilerin bireylerle olan ilişki derecesine göre değişir.

Yaşa ve ahlak kurallarına saygılı olanlar, görevleri ne olursa olsun resmi giysililerin varlığından rahatsız olmazlar.

Ancak;

-Her hangi bir suçun sanığı olanlar,

-Suç işlemeyi düşünenler,

-İşledikleri suç açığa çıkmamış olanlar,

-Ve hatta, işledikleri suçun cezasını çekmiş olanlar bile, polisi yada jandarmayı görünce, ellerinde olmadan tedirgin olur, telaşlanır ve bazıları da korkuya kapılırlar.

Bunun gibi, kaldırımda yürümekte olan bir işportacı yada yanlışı seçen bir esnafta, belediye zabıtası ile karşılaştığında, benzer psikolojik sıkıntıyı yaşar.

Bu nedenledir ki, resmi giysi ile yapılan hizmetler “ Önleyici Zabıta” görevinin ilk basamağıdır.

Bu konuda, görevin içeriği ve görevlilerin seçimi kadar, uygulamada sergilenen tavır ve davranışlar da önem arz  eder.

Özgürlüklerinin bir kısmından vazgeçmiş sayılan bir polis,canının istediği şekilde, sıradan biri gibi davranamaz. Sürekli izlenip gözlendiğini unutmadan, halkın mal ve canının koruyucu olarak devletin gücünü hakkıyla temsil etmek zorundadır.

Bu nedenle, görüntü son derece önemlidir.

Bir polis karakolu ve önünde nöbet tutan ve değişik duruş ve tavırları olan bir veya iki polis.

Bir iş için bu karakola gelen biri olarak, sergilenen bu görüntüyü izlerken neler hissederdiniz?

Yasalara saygılı biri de olsanız, sanırım çekinerek yaklaşırdınız karakola. Emekli bir polis olarak zaman zaman ben de yaşarım bu duyguyu. Sanki yasak bir bölgeye gelmişim gibi.

Bu tür görüntüler, kanımca caydırıcılık faktörünü tersine işletmektedir. Yani biz, art niyetlilere karşı önlem alalım derken, yasalara saygılı olanları tedirgin etmiş olmuyor muyuz?

Ayrıca nöbet sürelerinin uyumsuzluğu, resmi giysinin sıkıcılığı gibi nedenlerle oluşan, yorgunluk, bıkkınlık, önemsemezlik şeklindeki olumsuzluklar da var.

Ve düşünürüm. Görevlilerin tümü silahlı olduğuna göre, karakolun dışında ve de görüş alanı içinde ayrıca tabancalı tüfekli görevliye gerek var mı diye?

Uygulama, karakolu ve içindekileri, dışarıdan gelecek bir saldırıya karşı korumak için ise pek yararı olacağı kanısında değilim.

Bir güç gösterisi ise, o da yanlış.

Başta elçilikler olmak üzere bazıları için gerekli olsa da, çeşitli kurum ve kuruluşlara ait binalarda da var aynı uygulama.

Bu konunun, korunan ve koruyanlarla ilgili mevzuat çerçevesinde gözden geçirilerek en uygun uygulama yöntemlerinin bulunabileceği inancındayım.

Örneğin, karakollarda giriş kapısının iç kısmına, girip çıkanların denetimi ve yönlendirilmeleri bakımından bir bölüm yada bir masada görevli bulundurmak gibi.(Varsa bayan memur)

Güzel görüntüler, herkesi memnun eder.

Sıra reçetemize geldi. Yani görevlilerin işlerini severek yapabilmeleri için olması gerekenlere.

1- İşi Yapanın Azim Ve İdaresi

Sanırım çoğumuz bir ayakkabı tamircisini keyifle izlemişizdir.

İşte o tamircinin eski bir ayakkabıyı yenilemesi, bir doktorun hastasını iyileştirmesi, bir ressam, yazar, bestekar yada bir sinema ve sahne sanatçısının sergilenen eser ve etkinliklerinin beğenilmesi, onları nasıl mutlu kılıyorsa,

İşini gerektiği gibi ve severek yapan bir polisi de, amir ve üstlerinin takdiri ile halkın beğenisi mutlu edecektir.

İşin sevilerek yapılması yolları araştırılırken gerekirse “Polianna” cılık bile göze alınabilir. Bunun için de yapmacık tavırlara başvurmadan geçip gittiğimiz bir temizlik işçisine selam verip, hatırını sormak gibi.

Ve de, işiniz de size zor gelen hususları, hoşa giden değişik tavır ve davranışlarla kolaylaştırmanın yollarını aramak gibi.

2- İş Verenin Maddi ve Manevi Desteği

Polis için maddi destek, birinci derecede işin sevilerek yapılmasını sağlar.

Ne yazık ki, başkalarının mal ve canını korumak için, kendi canını ortaya koyan polisin ücreti konusunda bir ayrıcalık yapılması gündeme geldiğinde;

Eşitlik ilkesine aykırılıktan, ayırımcılıktan yada polis devletine yönelişten söz edilir.

Bu görüşlere katılamıyorum. Zira polisimiz maddi açıdan umulan düzeyde güçlü kılınmış olsaydı,geçim sıkıntısı endişesinden, baskıdan ve çekingenlikten uzak kalır, işini daha çok severek yapardı ve böylece de illegal etkinlik ve örgütlenmelerle mücadelede daha büyük başarılara imza atmış olurdu.

Polislik zor ve yıpratıcı bir meslektir.

Özellikle resmi giysili olmak asayiş ve koruma hizmetlerinde görev alanlar için.

Onların her biri canlı bir hedeftir. Nereden, nasıl ve ne zaman geleceği belle olmayan tehlikelerin yakınında yaşarlar.

Bu vesile ile bir anı.

Akademide öğretmenimiz anlatmıştı.

Bir uyuşturucu madde bağımlısı karşıdan gelen bir polisle karşılaşır. Telaşlanır ama yoluna devam eder. Sonra ani bir kararla geri döner ve biraz önce karşılaştığı polisi izlemeye başlar. Kendine göre uygun bir yer ve zaman bulduğunda da bıçaklayarak öldürür.

Gerekçesi mi?

“Ya bu polis beni yakalarsa” dır.

Bütün bu nedenlerle, başta polis olmak üzere, iç güvenliğin sağlanmasında görev alanların gecikmeksizin maddi sıkıntıdan kurtulması zorunludur.

Ayrıca çok yakın bir gelecekte tümü yüksek öğrenimli ve çoğu da lisan bilen personelden oluşacak olan polis teşkilatında resmi giysi ile ve de tehlikeli görevlerde sivil olarak çalıştırılan personele; büro hizmeti gibi riski daha az olan ağırlığı dikkate alınarak ek bir maddi destek sağlanması gereklidir.

Manevi desteğe gelince, başarılı personelin çeşitli vesilelerle, söz, yazı yada değişik etkinliklerle beğenildiklerinin gösterilmesidir.

Bu da, onları ziyadesiyle mutlu edecek, daha büyük bir hevesle görevlerini yapmaya yönlendirecektir.



[*] Emekli Emniyet Müdürü