Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

BANKALARIN İÇİNİN BOŞALTILMASI AÇISINDAN BANKALAR KANUNU

 

Halil YILMAZ

Asayiş Daire Başkan Yardımcısı

Giriş

Mali sektörün en önemli kurumlarından biri olarak kabul edilen bankalar, genel olarak halktan kaynak toplayan, bunları da kendileri ve kaynak sahipleri adına çeşitli şekillerde kullanan kuruluşlardır.

1980’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan liberal politikalar sonucunda bankacılık sektörü, ülkemizdeki en aktif ve dinamik sektör olma niteliğini kazanarak para piyasalarının işleyişinde etkin bir rol üstlenmiş, banka sayısında da önemli artışlar olmuştur.

Bu olumlu gelişmelerin yanında, 80’li yılların başlarında patlayan “bankerzede olayları”, 90’lı yılların sonunda “bankaların içinin boşaltılması” şeklinde nitelik değiştirmiş, ancak her ikisinde de, birikimlerini Devlet teminatı altında “banker” veya “banka”ya yatıran, önemli bir kısmı emekli vatandaşlarımız “dolandırılarak” ekonomik açıdan mağdur edilmiş, bunun sonucunda ise intihar vakaları dahi görülmüştür.

Bankacılık bilgi ve tecrübesi olmayan, fakat daha önceki meslek ve görevleri nedeniyle önem ve özellik arzeden üst düzey emekli kamu görevlilerinin murahhas üye olarak bankanın yönetiminde yer almaları sistemdeki çok önemli bir boşluk ve eksiklik olarak hemen değerlendirilerek istismar edilmiştir.

Bankaların içinin boşaltılması ile, Devletinin denetim gücüne güvenen binlerce tasarruf sahibinin zararına ve katrilyonlara varan haksız kazanca neden olanlar, hukuki boşluklardan yararlanarak, sadece 100 Milyon TL civarındaki ön ödeme cezasını ödeyip, haklarında ceza soruşturması açılmasını engellemeyi ve böylece hürriyeti bağlayıcı cezadan da kurtulmayı “becermişlerdir”.

Bankalar Kanunu

Yaşanan acı deneyimler, uygulanmada karşılaşılan sıkıntılar, uluslararası prensipler dikkate alınarak hazırlanan 4389 sayılı Bankalar Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanun metni, genel ve madde gerekçeleri ile TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu incelendiğinde görülmektedir ki:

o        Tasfiyeye tabi tutulan bankerler, bankalar, sigorta şirketleri, para ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren tasfiyeye tabi kurumlarda % 10 ve daha fazla bir oranda pay sahibi olan gerçek veya tüzel kişilerin banka kurucu ortağı olmaları engellenerek, bu kişilerin önceki mesleki hataları, acemilikleri veya kötü niyetlerinin yeni bir mali kuruma ve ayrıca bu kurumlarda tasarrufları bulunan mevduat sahiplerine zarar vermeleri önlenmiştir.

o        Banka kurucularının, taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar bile ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis yahut basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal -kullanma- kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma,  karapara aklama veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs ya da iştirak suçlarından dolayı hüküm giymemiş olması koşulu getirilerek, bankanın içini boşaltabilecek riskli kişiler belirlenmiştir.

o        Banka sahipliğinin sağlıklı bir şekilde izlenmesi için, banka kurucuları arasında yer alan tüzel kişilerde, yönetim ve denetimi elinde bulunduran gerçek kişi ortakların kimliklerinin belgelendirilmesi ve bu kişilerin de banka kurucularında aranan şartları taşıması koşulu getirilmiş, toplanan mevduatları kötü niyetle kullanabilecek kişilerin banka sahibi veya ortağı olmalarının önü tıkanmıştır.

o        Bankanın kaynaklarının ortaklar tarafından istismar edilmesi halinde uygulanacak tedbirlere yer verilmiş ve bu durumu tespit edilen ortakların ortaklık haklarının sınırlandırılmasına ve gerekli şartların mevcudiyeti halinde hisselerinin Fona devredilmesine imkan sağlanmıştır.

o        Yaptıkları işlemler nedeniyle mevduat kabul ve bankacılık işlemleri yapma yetkisinin kaldırılmasına neden oldukları tespit edilen bir bankanın yönetim kurulu üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları ve imzaları bankayı bağlayan diğer mensuplarının şahsi iflaslarını istemeye BDDK[1] yetkili kılınmıştır.

o        Ortakların sorumlulukları, bankaların yönetim ve denetim hâkimiyeti ve menfaat temini şartlarına bağlanmak suretiyle sağladıkları menfaatler ile sınırlandırılmış, ayrıca ortaklık hakları sınırlandırılan veya hisseleri Fona devredilen ortakların da bankanın iflası aranmaksızın şahsi iflaslarının istenmesine imkan sağlanmıştır.

o        Murahhas üyelerin de genel müdürde aranan şartları taşıması zorunluluğu eklenmiş, bankacılık bilgi ve tecrübesi olmayan kişiler ile daha önceki meslek ve görevleri nedeniyle önem ve özellik arzeden üst düzey emekli kamu görevlilerinin -sektörden olanlar hariç- murahhas üye olarak bankanın yönetiminde yer almaları engellenmiştir.

o        Banka üst düzey yöneticilerinin denetim mercileri tarafından izlenebilmesine olanak sağlamak amacıyla, bankaların genel müdürlüğe ve yardımcılıklarına atayacakları kişiler ile bu görevlerden herhangi bir nedenle ayrılanların BDDK’na bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

o        Tasarruf sahiplerinin menfaatlerini korumak için, bankanın iflası halinde tasarruf mevduatı sahiplerinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu alacaklarından sonra gelmek üzere mevduatlarının sigortaya tabi olmayan kısmı için imtiyazlı alacaklı oldukları hükme bağlanmış, mevduat sahiplerinin mevduatlarını geri almak haklarının hiçbir şekilde sınırlandırılamayacağı güvencesi getirilmiştir.

o        Bankaların kaynaklarını kullanırken risk yoğunlaşmasını önlemek amacıyla, yurtdışına aktaracakları kaynakların izlenmesi için, bankaların yurtdışında iştirak edinmeleri izne tabi tutulmuş, bankacılık sistemindeki sorunların daha başlangıç aşamasında tespiti, bankaların mali bünyelerinde meydana gelecek zaafiyetlerin nedenlerinin belirlenmesi ve buna göre gerekli önlemlerin alınarak uygulamaya konulmasına ilişkin hükümler düzenlenmiş ve BDDK’na yetki verilmiştir.

o        Bankaların ve diğer mali kuruluşların denetim ve gözetim görevinin yerine getirilmesinde etkinliği sağlamak ve denetimin işlevselliğini arttırmak amacıyla, gerekçesini belirtmek şartıyla BDDK’na idari para cezası uygulama yetkisi tanınmıştır. Ancak keyfi uygulamaların da engellenebilmesi için, idari para cezalarının gerekçeli olmasının yanı sıra, ilgili kuruluş ve kişilerin savunmaları alınacak, idari para cezasına konu olan fiillerin aynı zamanda Bankalar Kanunu ve diğer kanunların adli cezalara ilişkin hükümleri uyarınca cezalandırılması gereken fiillerden olması halinde, mahkumiyet kesinleşinceye kadar ayrıca idari para cezası uygulanmayacaktır.

o        İzinsiz faaliyetler başta olmak üzere, denetimin etkinliğini azaltacak ve bankacılık sisteminin güven ve itibarı ile tasarruf sahiplerinin haklarına önemli ölçüde zarar verecek nitelikteki fiillere uygulanacak adli cezalar düzenlenmiş, kamudan fon toplamak ve bu fonları kendileri veya kamu adına kullanmak suretiyle faaliyette bulunan bankaların mensuplarının, görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetimleri ve sorumlulukları altında bulunan kuruluşa ait varlıkları istismar etmelerinin önlenmesi için, zimmet suçunun ceza hadleri ağırlaştırılmıştır.

o        Adli kovuşturma yapılması, Kurum[2] tarafından C.Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulması şartına bağlanmıştır.

o        İzin almaksızın bankacılık işlemleri ile uğraşan veya mevduat kabul eden veya ticaret ünvanları, her türlü belgeleri, ilan ve reklamları veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda banka adını kullanan, mevduat kabul ettikleri, bankacılık yaptıkları izlenimini yaratacak söz ve deyimleri kullanan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri için hapis ve ağır para cezası düzenlenmiştir.

o        Adli kovuşturmaya geçilmekle birlikte, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde BDDK kararına istinaden Kurumun talebi üzerine valiliklerce bunların işyerlerinin geçici olarak kapatılması, ilan ve reklamlarının durdurulması ya da toplatılmasına imkan tanınmıştır.

Öneriler

Kanunda düzenlenme imkanı bulunamamış konular olduğu tespitiyle bazı değerlendirmeler ve önerilerde bulunmak istiyorum:

1. Banka kurucusu olmayı engelleyen bir suç nedeni ile banka kurucusu olunduktan sonra hüküm giyilmesi durumunda banka kuruculuğu, sahipliği veya hissedarlığının devri konusunda BDDK’na yetki verilmelidir.

2. Murahhas üye, genel müdür ve genel müdür yardımcısı olmak için gerekli şartlara, banka kurucuları için düzenlenen suçlardan hükümlü olmamak koşulu getirilmeli, bu suçlardan dolayı daha sonra hüküm giyilmesi durumunda bu görevler BDDK kararı ile sona erdirilmelidir.

3. CMUK, bir suç nedeniyle yapılacak işlemleri düzenlemiştir: C.savcısı, ihbar veya herhangi bir suretle bir suçun işlendiği basit şüphesini verecek bir durumu öğrenir öğrenmez kamu davasını açmağa gerek olup olmadığına karar vermek üzere araştırmaya başlamaya mecburdur. C.savcısı adına soruşturma yapmak, suçluları aramak ve işin aydınlatılması için gereken ivedi önlemleri almak konusunda kolluk teşkilatlarının da yetki ve sorumluluğu vardır.

Ancak TCK, bazı suçların kovuşturulmasını, yürütme organının talepte bulunması şartına bağlamıştır, yürütme organı da genellikle Adalet Bakanlığıdır. Bankacılık işlemleri, özel ihtisas isteyen bir konu olduğu için, Bankalar Kanununda düzenlenen adli cezalar nedeniyle kovuşturma yapılması için talepte bulunma yetkisi, yine bir yürütme organı olan BDDK’na verilmiştir.

İzin almaksızın bankacılık işlemleri ile uğraşma veya mevduat kabul etme veya ticaret ünvanları, her türlü belgeleri, ilan ve reklamları veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda banka adını kullanma, mevduat kabul etme, bankacılık yaptığı izlenimini yaratacak söz ve deyimleri kullanma gibi izinsiz faaliyetler başta olmak üzere, denetimin etkinliğini azaltacak ve bankacılık sisteminin güven ve itibarı ile tasarruf sahiplerinin haklarına önemli ölçüde zarar verecek nitelikteki fiiller nedeniyle kovuşturma yapılması, Kurumun C.Başsavcılığına yazılı başvurusu, yani adli kovuşturma talebi şartına bağlanmıştır.

Fakat, bir suçun işlendiği şüphesi nedeniyle kamu davasını açmağa gerek olup olmadığına karar vermek üzere araştırmaya başlamaya mecbur olan C.savcılığı ve kolluk teşkilatları, yukarıda sayılan fiiller nedeniyle resen araştırma yapabilmeli, ancak elde edilecek bulgular Kuruma bildirilmesinden sonra kovuşturma şartlarından olan “izin” ve “talep” ayrı ayrı veya birlikte işletilebilmelidir.

4. Bankalar Kanununda, adli kovuşturma ile ilgili özel bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak şu kesinlikle göz ardı edilmemelidir: İzinsiz faaliyetler başta olmak üzere, denetimin etkinliğini azaltacak ve bankacılık sisteminin güven ve itibarı ile tasarruf sahiplerinin haklarına önemli ölçüde zarar verecek nitelikteki fiiller, bir kişi tarafından, spontane yapılacak bir iş değildir; bunların planlanarak, hiyerarşik bir grup tarafından, uzun bir sürede ve sürekli, çok büyük bir haksız kazanç elde etmek için yapıldığı, bundan da bütün bir toplumun zarar gördüğü, bankaların içinin boşaltılması ile ilgili olarak yapılan son soruşturmalarda ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle, bunlarla yapılacak mücadelenin bir parçası olan adli soruşturmanın da özel hükümler ihtiva etmesi gerekmektedir. Çözüm olarak, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun 16 ncı maddesinde veya 4389 sayılı Kanunda değişiklik yapılarak, 4389 sayılı Kanunda düzenlenen adli suçlar da 4422 sayılı Kanun kapsamına alınmalı, böylelikle yürütülecek soruşturmada Kanunun birinci maddesinde öngörülen şartların varlığı halinde, bu Kanunda öngörülen tedbirler uygulanabilmeli, yargılama da DGM’de yapılmalıdır.

5. Bankalar Kanununda düzenlenememiş olan konulara ilişkin olarak, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve bunların çözüm önerileri, adli soruşturma yürüten kolluk kuvvetleri ve C.savcılıkları ile Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından BDDK’na bildirilmeli, tedbirler de bu kurul tarafından süratle alınmalıdır.

“Bankerzede olayları” ile başlayan “bankaların içinin boşaltılması” şeklinde nitelik değiştirerek mevduat sahiplerini perişan, kamu kaynaklarını da talan edenlerle yürütülen mücadelelerin sonuca ulaşabilmesi için; C.savcılıkları, kolluk kuvvetleri, MASAK ve BDDK arasında çok sıkı bir işbirliği tesis edilerek geliştirilmelidir.

6. Kanuna murahhas üyelerin de genel müdürde aranan şartları taşıması zorunluluğu eklenerek bankacılık bilgi ve tecrübesi olmayan kişiler ile daha önceki meslek ve görevleri nedeniyle önem ve özellik arzeden üst düzey emekli kamu görevlilerinin murahhas üye olarak bankanın yönetiminde yer almalarının engellenmesi isabetli bir düzenlemedir

Aynı şekilde, kamu görevinden ayrılanların yasada belirtilen süreden önce aynı konuda faaliyet gösteren özel bir işte görev alması yasağının bir yansıması olarak, bir kamu bankası üst yöneticilerinin özel bankaya yönetici olması da yasaklanmalı, bu şekilde; kamu bankası üst yöneticilerinin özel bir bankaya transferi öncesinde bu özel bankaya kredi vermesinin önüne geçilmelidir.

Sonuç

Öyle zannediyorum ki, her biri kendi konusunda önemli bilgi birikimine sahip disiplinler -meslekler- arası bilgi ve tecrübe paylaşımı ile, mali sektör yanında toplumsal alanda da çok büyük sıkıntılar yaratan, bu nedenle kamu güvenliğini tehdit eden bu sorunun da üstesinden gelinebilecektir.



[1] Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu

[2] Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu