Üst Menu
Search
Generic filters

Ana Menu

ANITKABİR

 

Erdoğan ALIVEREN

Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı

2.Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü, Atatürk’ün naaşının Ankara Etnografya Müzesindeki Muvakkat kabrine defnedildiği gün (21.11.1938) Türk Milletine hitaben yayınladığı başsağlığı mesajını:

Atatürk Vatan Sana Minnettardır.

Cümlesiyle bitirmişti.

3.Cumhurbaşkanımız Celal Bayar Atatürk’ün naaşını Etnografya Müzesindeki Muvakkat kabrinden Anıtkabir’e nakil töreninde yaptığı konuşmayı;

Atatürk Seni Sevmek Bir Milli İbadettir.

Cümlesiyle bitirmişti.

Atatürk, burada sayamayacağımız, hepimizin bildiği büyük başarılarla dolu devlet, millet, vatan hizmetinden sonra her fani gibi ebediyete intikal etti. Ölümü sürpriz değildi. Mart 1938’de başlayan hastalığını, Türk doktorlar teşhis etmişler ve yetkililere bildirmişlerdi.Bu arada, hükümet de Fransa’dan Prof.Dr.Fisenger’yi getirtti. O da teşhisi doğruladı ve açıkladı.  Hastalık sirozdu. O günlerde (belki bugün de) bu hastalığın tedavisi yoktu. Bu gerçeği bilen devlet erkanı, belki kendi aralarında konuşuyorlar ama konu kamuya açıklanamıyordu. Hatta vefat sonrasında neler yapılacağına dair kişisel fikir ve düşünceler bile birleştirilemiyordu. Belki yetkililer kafalarından vefatı takip edecek, 10 ila 20 günün programını yapmışlardı. Fakat asıl yapılacak işler 21 Kasım 1938 tarihinden sonraki günlerde gerçekleştirildi.

Fikir hem Atatürk’ün hem Türk milletinin şanına uygun  bir Anıtkabir yapmak.

16 Aralık 1938’de Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında İçişleri, Dışişleri, Milli Eğitim, Nafıa (Bayındırlık) bakanlıkları ile Genel Kurmayın temsilcilerinden oluşan bir  komisyon kurulldu. Ayrıca T.B.M.M içinden de 17 saylav’dan (milletvekilinden) müteşekkil ikinci bir komisyon kuruldu. Bu komisyonların görevi Anıtkabir yapılacak yeri tespit etmekti. Ankara içinde muhtelif yerler düşünüldü. Ve bu arada Anıtkabir’in Rasattepe’ de yapılması fikri ağır bastı. Zira Rasattepe Ankara içinde Ankara Kalesinin bulunduğu tepeden sonra gelen en yüksek bir tepeydi. Her taraftan görünmesi rahatlıkla mümkündü ve ayrıca Atatürk’ün manevi kızı sabiha Gökçen’de Atatürk’le beraber yaptıkları at gezilerinde sık sık buralara geldiklerini ve Atatürk’ün buradan Ankara Kalesini seyrettiğini ve bu tepeyi pek sevdiğini belirtmişti.

Komisyonların  21 Aralık 1938 tarihinde verdikleri raporla 7 Ocak 1938 tarihli hükümet onayı ile Anıtkabir’in Rasattepe’de yapılması kesinleşti. Bu kesin karar üzerine Rasattepe’nin çevresinde 542.000 m arazi kamulaştırıldı.

Bu araziye yapılacak olan Anıtkabir için uluslar arası bir müsabaka açıldı. (1 Mart 1941) ve bir yıl süreyle müelliflerin plan ve proje hazırlaması istendi. 3 Mart 1942’de son bulan müsabakaya Türkiye’den 20, Almanya’dan 11, İtalya’dan 7, Avusturya, İsviçre, Fransa, Çekoslavakya’dan 1’er olmak üzere toplam 42 kişi projeleriyle iştirak etti.

İstanbul Yüksek Mühendis Mektebinden (Bugün İstanbul Teknik Üniversitesi) Alman Prof. (daha sonra ordinayüs oldu.) Paul Bonatz’ın başkanlığında uluslar arası bir jüri bu projeleri tetkik etti. Üç projeye birincilik payesi verildi. Birkaç proje de mansiyon aldı. Birincilik kazanan projeler şunlardır:

1- Aynı okuldan Prof.Dr.Emin Onat ile Doç.Dr.Orhan Arda’nın müşterek eseri.

2- Prof.Dr.Johannes Kuruger’in projesi (Alman)

3- Arnoldo Feschini’nin projesi (İtalyan)

Birinciliğe layık görülerek hükümete teklif edildi. Hükümet Türk motiflerini daha ziyade işlediği gerekçesiyle ve müelliflerinin Türk olması gerekçesiyle 1.sıradaki projeyi kabul etti.

1944 bütçesi ile bu iş için başlangıç olmak üzere 1.000.000.-(Birmilyon)TL ödenek kondu ve ayrıca hükümete 10.000.000.-(onmilyon)TL’ya kadar taahhütte bulunma yetkisi verildi. Böylece işin hukuki cephesi de tamamlanmış oldu.

Rasattepe 4.zaman (dilivuyum) devrine ait olup akmakta olan suyun çökeltilerinden oluşmuş bir tepe idi.

Zemin etüdünü MTA yaptı. Buna göre 30 cm’lik toprak tabakasının altında, 4,5 m çakıl tabakası, daha aşağıda kum, kumlu Kilis ve milli kum, kil ve diğer tabakalar vardı. Bu vaziyette yapılacak olan Anıtkabir’in taş ağırlığının kayganlaşması ihtimali ile istinat duvarları yapılması düşünüldü.

İstanbul Mühendis Mektebinde (İTÜ) Prof.Dr.Hamdi Tasmacıoğlu’na ayrıca 150m’lik kuyularda zemin etüdleri yaptırıldı. 7 Şubat 1945 ile 2 Mayıs 1945 arasında yapılan bu etütlere göre Rasattepe’nin 150 ton ağırlığındaki inşaat esnasında 46 cm daha sonraki  20 – 30 yıl esnasında ise 42 cm toplam 88 cm çökeceği anlaşıldı.

Tepe üzerindeki ağırlığın hafifletilmesi maksadıyla projede bulunan mozoledeki şeref salonunun üstündeki ikinci kat, proje müelliflerinin de izni ile muhakkak lüzumlu olmadığı görüşüyle yapılmaktan sarf-ı nazar edildi. (20 Kasım 1950 tarihli rapora istinaden)

İnşaat için gerekli taşların tespiti çok uzun süren çalışmalar gerektirdi. Türkiye’de henüz taş sanayi kurulmamış idi. Taş ocakları arandı, oralarda çalışacak ustaların yetiştirilmesine başlanıldı, taş kesme makinaları ithal edildi. Ocakların bulunduğu yerlerden nakliyat yapılabilmesi için yollar açıldı. Böylece Türkiye’de taş sanayi de kurulmuş oldu. Taş işlerinin büyük bir kısmı elle yapıldığı için bu da büyük zaman kaybına sebep oldu.

İnşaatta en çok Eskipazar traverten taşı, Kayseri göl kalkeri, Çerkeş mermeri, Bilecik mermeri, Yeşil Bilecik Serpantini, siyah Seyhan mermeri, Ceyhan porfiri, kırmızı andizit ve Marmara Adası mermeri gibi taşlar kullanıldı.

 Anıtkabir 600 dönüm arazide 22.000m2’lik bir inşaata sahiptir. Bu 22.000m2’lik bölüm (merasim yolu ve meydan) (müştemilat binaları) (ve mozaleden ibarettir)

Giriş 38 basamaklı merdivenlerden çıkılan ve Alle denilen yolla başlar. Alle 52m genişliğinde 260m uzunluğunda, sağında ve solunda Eti Aslanı rolyefleri bulunan bir yoldur. Buradan Anıtkabir meydanına ulaşılır. Meydan 80×130=11.000 m2’dir. Ellibin kişi alabilir meydanda ayrıca Amerika’da yerleşmiş bir vatandaşımızın hediye ettiği yekpare 35m uzunluğunda bir bayrak  direği de bulunmaktadır. Müştemilat binaları protokol ve kordiplomatiğe tahsis edilmiş olan kabul salonu, muhafız Bölüğünün kaldığı askeri bölüm Anıtkabir Müdürlüğünün çalıştığı idari bölüm ve Atatürk Müzesinden ibarettir. Mozole 2 kattan ibaret olup alt katta mezar odacığının bulunduğu bölümle koridorlardan ibarettir. Üst kat ise şeref salonu 18×29 ebadında olup  17 m yüksekliktedir. Şeref salonu ve galeriler milli motifler, halı, kilim desenleri, altın ve smaltmozaiklerle süslenmiştir. Şeref salonunda, asıl naaşın bulunduğu kısmın 12.5m üzerinde, mezarı temsil eden, vişne çürüğü renginde, Osmaniye’den getirilen, takriben 40 ton ağırlığında mermer bir sembol bulunmaktadır. Bu sembolün arkasındaki pencereden Ankara Kalesi görülmektedir. Ayrıca binaları birbirine bağlayan koridorlar ve kuleler vardır. Girişte sağlı sollu iki kuleye ilaveten 10 adet kule bulunmaktadır. Kuleler İstiklal Savaşını temsilen İstiklal, Hürriyet, Müdafaa-i Hukuk, İnkılap, Misak-ı Milli, Cumhuriyet, Barış, 23 Nisan, Zafer ve Mehmetçik adlarını taşır.

Anıt Kabir içinde, uzman bir heyetin Atatürk’ün nutuklarından seçtiği vecizeler de Uygun yerlerde sergilenmiştir.

Allede, ayrıca ikişerli gruplar halinde sağlı, sollu 12 şerden 24 adet Eti Aslanı heykeli de vardır. Aslanların altlarının birer lahit olduğu Türk Tarihine yüzyıllar boyunca hizmet edecek ilim, sanat, politika, askerlik gibi dallarda dünya çapında büyük isimlerin kabirleri olarak kullanılacağı ifade edilmişti.

Mozoleyi çevreleyen geniş bahçenin bir barış parkı olması düşünülmüştü. Bu maksatla 25 ülkeden nadide ağaçlar, ABD’den 300 mavi ladin, 100 adet mavi selvi, 100 adet sedir, Finlandiya’dan; 275 huş, Japonya’dan 25 adet kiraz fidanı olmak üzere 2500 den fazla hediye ağaç da bulunmaktadır.

İnşaat esnasında Türkiye Milli Talebe Federasyonu’na bağlı gençler 1950-51-52 yıllarında yaz tatillerinde gönüllü olarak amele gibi çalışmak suretiyle inşaata katkıda bulunmuşlardır. Bu çalışma işinin planlama,  programlama ve gerçekleştirme yönünü o tarihlerde Ankara Hukuk Fakültesi talebelerinden Rahmi Magat üstlenmiştir. (Daha sonra Türkiye Barolar Birliği Başkanı)

10 Kasım 1953 de nakil işi gerçekleştirildikten sonra Atatürk’ün toprağa verilmesi üzerine 67 il’den getirilen topraklar, muvakkat kabrinden getirilen topraklar, Atatürk’ün Selanik’ teki doğduğu evin bahçesinden getirilen topraklar ve birde 1934 te Atatürk’ü Nobel ödülüne aday gösteren Yunanistan Başvekili Venizelos’un kabrinden getirilen topraklar konmuştur.

Türkiye Milli Talebe Federasyonu adına İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Orhan Özkan’ın başkanlığında bir heyet Atatürk’ün muvakkat kabrinden aldığı bir torba toprağı Selanik’te doğduğu eve götürmüş ve oradaki evden alınan bir miktar toprağı da Anıtkabir‘deki mezara getirmiştir.

Başlangıçta Anıt Kabir’in inşaatının 3 yılda bitirileceği ve takriben 21 milyona mal olacağı hesaplanmıştı.

Çeşitli zorluklar, yokluklar ve 2 nci cihan harbinin getirdiği sıkıntılar sebebiyle bu süre 15 yıla çıktı. Maliyet de 21 değil de 23 milyonu buldu. 

BİBLİYOGRAFYA (Kaynakça)

1- Necdet Evliyagil, Atatürk ve Anıtkabir, Ajans Türk baskısı.

2- Anıt Kabir Derneği’nin neşrettiği dergi.

3- Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nun 1951-52-53 yıllarında neşrettiği İnkılap Gençliği Dergisi.

4- İTÜ Talebe Birliği’nin 10 Kasım 1953 tarihli Teknik Üniversite Atatürk başlıklı broşürü.

5- Meydan Laurasse ve Ana Britanicca Ansiklopedilerinin ilgili maddeleri.